Bu kitap çağdaş felsefenin mimarları Foucault, Derrida, Agamben, Rancière ve Nancy’nin politik düşüncesinin izini sürüyor. Foucault’da delilik ve kapatılmadan Rancière’in Cahil Hoca’sına, Derrida’da tekillik ve konukseverlikten Agamben’de dil ve sessizliğe uzanan bir yol izliyor.
Bu kitaptaki ‘çağdaş’ düşünürlerin ortak problemi, polisin (kent devletinin) başlangıçtan beri idealize edilmiş bir mükemmelliği dayatma hakkı ve yetkisiyle ortaya çıkmasıdır. Politikanın birlikte düşünüldüğü kavram veya ilkeler yeniden ele alınmalı veya bu kavram setlerinin &
Bu kitap çağdaş felsefenin mimarları Foucault, Derrida, Agamben, Rancière ve Nancy’nin politik düşüncesinin izini sürüyor. Foucault’da delilik ve kapatılmadan Rancière’in Cahil Hoca’sına, Derrida’da tekillik ve konukseverlikten Agamben’de dil ve sessizliğe uzanan bir yol izliyor.
Bu kitaptaki ‘çağdaş’ düşünürlerin ortak problemi, polisin (kent devletinin) başlangıçtan beri idealize edilmiş bir mükemmelliği dayatma hakkı ve yetkisiyle ortaya çıkmasıdır. Politikanın birlikte düşünüldüğü kavram veya ilkeler yeniden ele alınmalı veya bu kavram setlerinin ‘politik’ nitelikleri gözden geçirilmelidir.
Bu çağdaş düşünürlerin ortak bir özelliği de felsefenin politikadan farkını bir 'açıklık' düşüncesi bağlamında ele almalarıdır. Burada eleştiri, politik olanın temelsizliğini göstermeyi değil, bu 'temel' düşüncesinin 'temelsizliğini' ifşa etmeyi hedeflemektedir.