Freud, Kant’ın sözlerine bir süre sessiz kaldıktan sonra yanıt verdi. “Peki ya öz, varoluşun üzerine çi-zilmiş bir çerçeve olsaydı?” diye sordu. “Bilinçaltımız, varoluşumuzun sınırlarını belirler. Ancak bu sınırla-rın ötesinde, bilinçdışı bir dünya vardır. Ve bu dünya, tıpkı bir rüya gibi, bazen anlamlı, bazen kaotik, ama her zaman gizemli.”
Kant, Freud’un bu yanıtını düşünerek pipo içmeye devam etti. Sandalyesinin üzerinde hafifçe kaydı ve gözlerini Freud’a dikti. Sonra başı
Freud, Kant’ın sözlerine bir süre sessiz kaldıktan sonra yanıt verdi. “Peki ya öz, varoluşun üzerine çi-zilmiş bir çerçeve olsaydı?” diye sordu. “Bilinçaltımız, varoluşumuzun sınırlarını belirler. Ancak bu sınırla-rın ötesinde, bilinçdışı bir dünya vardır. Ve bu dünya, tıpkı bir rüya gibi, bazen anlamlı, bazen kaotik, ama her zaman gizemli.”
Kant, Freud’un bu yanıtını düşünerek pipo içmeye devam etti. Sandalyesinin üzerinde hafifçe kaydı ve gözlerini Freud’a dikti. Sonra başını salladı ve yavaşça konuştu: “Evet, belki de varoluşun özü, bilinçaltının derinliklerinde saklıdır.”