Gelenekten Geleceğe Türk Kültür Dünyası adlı bu çalışma bir seçkidir. Çalışmaya alınan yazılar, konu ve yaklaşım şekli bakımından üç ana başlıkta; “Kültür ve Millî Perspektif”, “21. Yüzyılın Eşiğinde Halk Bilimi”, “Gelenek, Tören ve Halk Bilimi” olarak toplanmıştır. Bir araya getirilen yazıların, yazarın akademik yaklaşımını ortaya koymakla birlikte 2000’li yılların başından bu yana Türkiye’nin ve dünyanın gündemindeki hızlı kültür değişmelerini de yansıttığını söylemek isteriz. Bu bağlamda dünyada bugün içinden geçilen süreç, tarihin kırılma dönemlerinde olduğu gibi önemli paradigma değişimlerini ortaya çıkarma potansiyeline sahiptir. Veri, iletişim ve etkileşim odaklı; çok boyutlu sosyo-ekonomik, kültürel ve bilimsel dönüşümlere şahitl
Gelenekten Geleceğe Türk Kültür Dünyası adlı bu çalışma bir seçkidir. Çalışmaya alınan yazılar, konu ve yaklaşım şekli bakımından üç ana başlıkta; “Kültür ve Millî Perspektif”, “21. Yüzyılın Eşiğinde Halk Bilimi”, “Gelenek, Tören ve Halk Bilimi” olarak toplanmıştır. Bir araya getirilen yazıların, yazarın akademik yaklaşımını ortaya koymakla birlikte 2000’li yılların başından bu yana Türkiye’nin ve dünyanın gündemindeki hızlı kültür değişmelerini de yansıttığını söylemek isteriz. Bu bağlamda dünyada bugün içinden geçilen süreç, tarihin kırılma dönemlerinde olduğu gibi önemli paradigma değişimlerini ortaya çıkarma potansiyeline sahiptir. Veri, iletişim ve etkileşim odaklı; çok boyutlu sosyo-ekonomik, kültürel ve bilimsel dönüşümlere şahitlik etmekteyiz. Bütün bilgi sistemleri gibi halk bilimsel bilginin de yeniden üretim, icra/aktarım ve dolaşım biçimleri değişmektedir. Buna dayalı olarak millî kültür unsurlarının zamanın ruhuna uygun şekilde tekrar ele alınması, yorumlanması ve pratiğe yönelik ince işçiliklerinin yapılması yönünde gayret sarf edilmelidir. Çağımızda üretilen veri/bilginin raflarda ve dijital belleklerde olduğu kadar toplumsal hayat, siyaset kurumu ve kültür endüstrilerine harç olması da elzemdir. İnsanlık tarihinde köklü bir geçmişi ve özgün bir yeri bulunan Türk kültürünün; bilgi, değerler ve yönetim sistemlerinin tartışıldığı bir zeminde geçmişi şimdiyle buluştururken insanlığın geleceğinde de huzuru mayalayacak bir aşı mahiyetiyle geleceğe hazırlanması, bu konuda kaygı duyanların ortak görevleri arasında olmalıdır.