"Dedem, tahtaya neşeli bir kaptan köşkü çizdi. Penceresinin önünde deniz kuşları uçuyordu. Köşkün duvarlarına leyleklerin gagalarında tuttuğu haritalar asılmıştı. Barometreyi bir yunus, pusulayı bir fok taşıyordu. Dümenin uçlarına sevimli deniz hayvanları yerleşmişti. Kaptanın sırtında renkli kanatları vardı. Beline yılan balığını kemer gibi dolamıştı. Bu resim öğretmenin çok hoşuna gitti. ´Bu köşkün aynısını yapalım,´ dedi. Dedem çok heyecanlandı. Öğretmenimizin elini tuttu. Zarif bir öpücük bıraktı. ´Bunu sizin için ben yapayım,´ dedi. Cebinden denizkızı şeklinde bir parfüm şişesi çıkarıp öğretmene verdi. Hepimiz onu alkışladık."
Karlı bir kış günü kıvırcık saçlı, koca burunlu yeşil-kırmızı ekose atkılı bir adam bir evin kapısını çalar. Rüzgârın, güneşin, bulutların, kuşların bilgisini özümsemiş, huyu suyu denize benzeyen, nasırlı elleri dümenini arayan bu adam kimin nesidir? Acımasız polis şefi fitne dolu mektuplarıyla neden kafa karıştırır? Konserve kutusunu bile açmayı beceremeyen babanın içindeki patlamaya hazır volkan evin haritasını değiştirebilir mi? Kiraz ağacı Pakize çocuğun içini kemiren kurtları nasıl savar? Bir solukta okuyacağınız, sürükleyici, eğlenceli bir kısa roman...