Sibirya Şamanlarıyla pagan Kelt tanrılarının, büyücü Merlin’le Anadolulu veli Geyikli Baba’nın ortak noktası olan, Pagan dünyadan Hıristiyan ve Müslüman dünyaya, kutsallığından ve gizeminden hiçbir şey kaybetmeyen geyik, Orta Asya bozkırlarından Atlas Okyanusu’nun ötesine kadar belki de hayvanlar âleminin en sembol yüklü üyesidir. Her yıl boynuzlarını yeniden yapan bu ehlileştirilemez hayvan, bir ruh rehberi, iki dünya arasında bir aracıdır.
“Geniş bir alana yayılan geyik, tarih öncesi dönemlerden bu yana zamanın ilerleyişine eşlik eder. Antik Hint-Avrupa mitolojilerini
Sibirya Şamanlarıyla pagan Kelt tanrılarının, büyücü Merlin’le Anadolulu veli Geyikli Baba’nın ortak noktası olan, Pagan dünyadan Hıristiyan ve Müslüman dünyaya, kutsallığından ve gizeminden hiçbir şey kaybetmeyen geyik, Orta Asya bozkırlarından Atlas Okyanusu’nun ötesine kadar belki de hayvanlar âleminin en sembol yüklü üyesidir. Her yıl boynuzlarını yeniden yapan bu ehlileştirilemez hayvan, bir ruh rehberi, iki dünya arasında bir aracıdır.
“Geniş bir alana yayılan geyik, tarih öncesi dönemlerden bu yana zamanın ilerleyişine eşlik eder. Antik Hint-Avrupa mitolojilerini işgal etmeden önce paleolitik Avrupa’nın mağara duvarlarını doldurur; Sibirya Şaman ibadetlerinin merkezinde yer alır, Doğu Hıristiyanlığının ikonalarını süsler ve aynı zamanda Japonya’da Miyazaki’nin çağdaş animasyon sinemasına ilham olur.”
Yazarlarının belirttiği üzere bu kitabın amacı, “[…] geçiş kavramı çerçevesinde anlam taşıyan ve geyiği, Hıristiyanlaşmış Avrupalılar ile Orta Asya’nın kademeli olarak İslamı benimsemiş Zerdüşt, Şaman veya Nasturi inançlarına mensup Türkçe konuşan toplumları gibi birbirinden farklı halkların hayal gücünün büyük besleyicisi kılan bu şaşırtıcı kültürel melezliğe has birkaç özelliğe ışık tutmaktır.”