Gönüllü Çocuksuzluk-Aileyi Baştan Tanımlayan ve Yeni Bir Bağımsızlık Çağı Yaratan Hareket, çocuksuz aile ve birey kavramlarını odağına alıyor. Hayatın akışında çocuk sahibi olmanın “normal”, olmamanınsa bir şekilde “uygunsuz” olarak algılandığı toplumlarda, kendi iradeleriyle çocuksuz bir hayat sürdüren ailelerin karşılaştıkları tepkileri, haklarındaki önyargıları, bu önyargıların arkasındaki motivasyonları ve aslında çoğunun ne denli yanlış ve yersiz olduğunu ortaya koyuyor. Amy Blackstone, çocuk sahibi olmama kararının da tıpkı olma kararı kadar doğal olduğunu, bu kararı alan insanların bencil damgası yemelerinin haksızlık olduğunu ve aslında genel kanını
Gönüllü Çocuksuzluk-Aileyi Baştan Tanımlayan ve Yeni Bir Bağımsızlık Çağı Yaratan Hareket, çocuksuz aile ve birey kavramlarını odağına alıyor. Hayatın akışında çocuk sahibi olmanın “normal”, olmamanınsa bir şekilde “uygunsuz” olarak algılandığı toplumlarda, kendi iradeleriyle çocuksuz bir hayat sürdüren ailelerin karşılaştıkları tepkileri, haklarındaki önyargıları, bu önyargıların arkasındaki motivasyonları ve aslında çoğunun ne denli yanlış ve yersiz olduğunu ortaya koyuyor. Amy Blackstone, çocuk sahibi olmama kararının da tıpkı olma kararı kadar doğal olduğunu, bu kararı alan insanların bencil damgası yemelerinin haksızlık olduğunu ve aslında genel kanının aksine gönüllü çocuksuzların da çocukları sevdiklerini, hatta onlara çocuklu ailelerden daha fazla zaman ve imkân tanıyabildiklerini hem kendi deneyimlerinden yola çıkarak hem de bulgulara dayanarak anlatıyor. Aynı zamanda aile, kadınlık, cinsiyet, cinsel yönelim, politika, feminizm gibi alanlara da değinerek geniş bir çerçeve çizmeyi amaçlıyor. “Ebeveynlik herkes için biçilmiş kaftan değildir. Bunda utanacak bir şey yok. Aksini ileri süren kültürel mesajların yaygınlığına rağmen, ebeveynlik herkes için tatmin edici bir yaşamın anahtarı değildir. Ebeveynlerin bile tatmin olmak için ebeveynlikten fazlasına ihtiyacı vardır. Bazılarımız içinse ebeveynlik tatmin denkleminin hepten bir parçası değildir.