Bir kış günü, tepeden tırnağa sımsıkı giyinmiş bir yabancı, uzak bir İngiliz kasabasına varır. Kaldığı handa, bilimsel deneyler yaptığını söyleyerek kendini odasına kilitleyen yabancı, tuhaf hareketleriyle şüpheleri üstüne çeker. Kasabalıların giderek artan merakı ve baskısı, yabancının sırrını ortaya çıkaracak ve ölümcül bir korku sürecinin başlamasına sebep olacaktır.
Bu grotesk macera, anti-kahramanının yaşadığı psikolojik değişimlerle, hikâye boyunca hiç düşmeyen gerilimiyle, yazıldığı günden bu yana hiç eskimedi ve bilimkurgu klasikleri içinde hak ettiği yeri aldı.
“Adamın gündüz vakti dışarı çıktığı nadirdi... ama alacakaranlık çökünce, hava soğuk olsa da olmasa da tepeden tırnağa sımsıkı giyinip, kimseye görünm
Bir kış günü, tepeden tırnağa sımsıkı giyinmiş bir yabancı, uzak bir İngiliz kasabasına varır. Kaldığı handa, bilimsel deneyler yaptığını söyleyerek kendini odasına kilitleyen yabancı, tuhaf hareketleriyle şüpheleri üstüne çeker. Kasabalıların giderek artan merakı ve baskısı, yabancının sırrını ortaya çıkaracak ve ölümcül bir korku sürecinin başlamasına sebep olacaktır.
Bu grotesk macera, anti-kahramanının yaşadığı psikolojik değişimlerle, hikâye boyunca hiç düşmeyen gerilimiyle, yazıldığı günden bu yana hiç eskimedi ve bilimkurgu klasikleri içinde hak ettiği yeri aldı.
“Adamın gündüz vakti dışarı çıktığı nadirdi... ama alacakaranlık çökünce, hava soğuk olsa da olmasa da tepeden tırnağa sımsıkı giyinip, kimseye görünmeden handan çıkıyor ve en ıssız, en bol ağaçlı ve banklı sokaklardan geçiyordu. Evlerine gitmekte olan birkaç işçi, yabancının şapka kenarının altından görünen iri gözlüğünün ve tuhaf şekilde sargılanmış yüzünün karanlıkta bir anda beliriverdiğini görünce ürktüler...”