Kalbinizde bir mezar kazılacak, siz kendinizi içine gömeceksiniz. Altı yıl boyunca kalbinizin üzerindeki toprak kurumayacak. Siz çok acı çekeceksiniz ama bir gün toprağınızı açmaya
biri gelecek. Sizi o mezardan çıkaracak. O gelen kişinin de kendi mezarı olacak. İkiniz aynı toprağa gül dikeceksiniz.
Hayatınız gül kokan bahçelere dönecek. Beklemekten asla yorulmayın, onu gördüğünüz anda
tanıyacaksınız. Etrafınızı gül kokuları saracak, gözyaşlarını göreceksiniz ama birlikte güleceksiniz.
Tanımadığı birinden duyduğu sözlerle bir kadını yıllarca bekledi Vedat. Bir gün
Kalbinizde bir mezar kazılacak, siz kendinizi içine gömeceksiniz. Altı yıl boyunca kalbinizin üzerindeki toprak kurumayacak. Siz çok acı çekeceksiniz ama bir gün toprağınızı açmaya
biri gelecek. Sizi o mezardan çıkaracak. O gelen kişinin de kendi mezarı olacak. İkiniz aynı toprağa gül dikeceksiniz.
Hayatınız gül kokan bahçelere dönecek. Beklemekten asla yorulmayın, onu gördüğünüz anda
tanıyacaksınız. Etrafınızı gül kokuları saracak, gözyaşlarını göreceksiniz ama birlikte güleceksiniz.
Tanımadığı birinden duyduğu sözlerle bir kadını yıllarca bekledi Vedat. Bir gün çıkıp gelecekti. Altı yıl sonra Efşan hayatının tam ortasına düşmüştü. Bir yanı gül bahçesi, diğer yanı cehennem ateşiyle sınanacaktı.
Yıllar önce karşısına çıkıp olacakları söyleyen kâhin Çiya ile yolları tekrar kesişti.
“Git,” dedi Çiya. Parmakları hareket ederken titriyordu ve yanındaki genç çocuk onu çeviriyordu.
“Kalsan da gitsen de bir şey değişmeyecek ama sen git. Kan canına karışacak, can senden kopacak.
En büyük yarayı en sevdiğinden alacaksın! Çok kan var!”