“İyi bir koşucu olmak Gazze’de veya Batı Şeria’da her çocuğun büyürken doğal olarak edindiği bir beceriydi. Olası tehlikelerden kaçıp kurtulabilmek için çabuk adımlara ihtiyaç duyuyordunuz. Koşmayı çok seviyordum. Bir tehlikeden kaçarmışçasına değil, özlemini çektiğim bir şeye kavuşacakmışçasına koşmayı seviyordum.
Bu defa Türkiye’de yapılan olimpiyatlarda canımı dişime takarak koşuyordum. Çünkü koşmanın beni yaşatan bir anlamı vardı. Ayak tabanlarım patlayıncaya, kaslarım yırtılıncaya dek koşuyordum. Çünkü kimselerde bulunmayan bir amaca sahiptim ben. Biliyo
“İyi bir koşucu olmak Gazze’de veya Batı Şeria’da her çocuğun büyürken doğal olarak edindiği bir beceriydi. Olası tehlikelerden kaçıp kurtulabilmek için çabuk adımlara ihtiyaç duyuyordunuz. Koşmayı çok seviyordum. Bir tehlikeden kaçarmışçasına değil, özlemini çektiğim bir şeye kavuşacakmışçasına koşmayı seviyordum.
Bu defa Türkiye’de yapılan olimpiyatlarda canımı dişime takarak koşuyordum. Çünkü koşmanın beni yaşatan bir anlamı vardı. Ayak tabanlarım patlayıncaya, kaslarım yırtılıncaya dek koşuyordum. Çünkü kimselerde bulunmayan bir amaca sahiptim ben. Biliyordum ki gerçek zafer, en zor zamanımızda kazanacağımız zaferdi. Aklımız, fikrimiz, kalbimiz Filistin’deydi. Aklımız, fikrimiz, kalbimiz Filistin’di.”
Filistinli Leyla’nın gökyüzünde süzülen Rukh olduğu, mucizelerle dolu hikâyesi boğazınıza bir yumru gibi oturacak. Nefesinizi tutarak:
“Haydi Leyla!” diyeceksiniz.
“Haydi Leyla! Bizi bir mucizeye inandır.”