Bahar Eriş, modern zamanların Sylvia Plath’ı olan Zeynep’in hikâyesini içe işleyen bir duyarlılıkla kaleme alıyor. Okuru kimi zaman eğlenceli, kimi zaman hüzünlü ama ne olursa olsun umutlu bir yolculuğa çıkarıyor.
İnsan ruhunun küçük kusurlarını ince bir mizahla işlerken, arka planda kendisiyle yüzleşen, kendisini yeniden inşa eden bir kadının zaman içindeki dönüşümünü büyüleyici bir kameradan yansıtıyor.
Zeynep, insanın farklı kimliklerini bulmasının yollarını ararken, acıyı, melankoliyi, içimizde taşıdığımız ve sonra birbirimize aktardığımız üzüntüleri, adım adım yol alarak, kabuk
Bahar Eriş, modern zamanların Sylvia Plath’ı olan Zeynep’in hikâyesini içe işleyen bir duyarlılıkla kaleme alıyor. Okuru kimi zaman eğlenceli, kimi zaman hüzünlü ama ne olursa olsun umutlu bir yolculuğa çıkarıyor.
İnsan ruhunun küçük kusurlarını ince bir mizahla işlerken, arka planda kendisiyle yüzleşen, kendisini yeniden inşa eden bir kadının zaman içindeki dönüşümünü büyüleyici bir kameradan yansıtıyor.
Zeynep, insanın farklı kimliklerini bulmasının yollarını ararken, acıyı, melankoliyi, içimizde taşıdığımız ve sonra birbirimize aktardığımız üzüntüleri, adım adım yol alarak, kabuk değiştirerek, kendimizi gerçekleştirme çabasıyla dönüştürebileceğimizi gösteriyor.
Güneş ışığından örülmüş bir eldivenle yaşama dokunulabilir mi? Dokunulur, evet.
Bahar Eriş, ilk romanındaki her cümlesiyle bunu yapıyor.