Belaydık. Bitirimdik. Tuttuğumuzu koparırdık. Bazen ödlek kedilerin
peşine düşerdik. Nefes nefese kaçacak bir delik ararlardı. Bazen
de sokak sokak gezer, Ne geçiyon la burdan, diye korkuturduk
yabancıları. Betleri benizleri atardı. Onların deyişiyle, itin götüne
girmiş gibi olurlardı. Sonuçta insanlarla aramızdaki mesafe açılır ve
kimse bir şey vermezdi bize.
Onun adı Mikasa. Melsanın âşığı, uzun ince gövdesi, siyah benekleri
var, güzel de bir burnu. Makam Dağının, Papaz Gölünün adını
biliyor. Güneylilerle Kuzeyliler savaşıyorlar, onu da duyuyor. Zamanı
söyleyen hikâyeler, kaderi temize çeken melekler, ölmüşlere dualar
ve sokakların tarihi... Hiçbiri, Heves Amcanın Muhterem Nuru sevdiği
gibi Melsayı seven Mikasayı anlatmıyor. Dağlar gibi hatıralar...
Alevli Kalpler Çetesi, Kıtmir Hazretleri, Çavuş Kabba, Burhan Çaçanın
türküsü, Jandarma Köpek Eğitim Merkezi... Latif Dede, Köpek Cengiz,
güzel bir biftek...Teneke çatılar, safralar, tevatürler, mayınlı yollar...
Uluyan köpekler ve Adıgüzel, kalplere iyi gelen...
Kemal Varol, zamanı aşan bir roman, hüzünlü bir edebiyat bileti
sunuyor bize... Haw, sadece yeni değil sıcak ve güzel...