Haziran 1941, Nazi Almanyası’nın Sovyetler Birliği’ne savaş açtığı ve İkinci Dünya Savaşı’nın en önemli dönüm noktalarından olan 1941 yılının Haziran ayına giden süreci, Hitler ve Stalin’in kişisel özellikleri ve zaaflarıyla birlikte, karşılıklı ilişkileri çerçevesinde ele alıyor. Bunu yaparken büyük anlatılar ve teleolojik yaklaşımlarla ele alınan İkinci Dünya Savaşı tarihiyle de hesaplaşan John Lukacs, tarihin seyrini değiştiren bu büyük olaylar dizisinde insan faktörünün etkisini ön plana çıkarıyor. Lukacs, kendine has üslubuyla ve kaynak olarak kullandığı hatırat ve belgelerle alışılmışın dışında bir tar
Haziran 1941, Nazi Almanyası’nın Sovyetler Birliği’ne savaş açtığı ve İkinci Dünya Savaşı’nın en önemli dönüm noktalarından olan 1941 yılının Haziran ayına giden süreci, Hitler ve Stalin’in kişisel özellikleri ve zaaflarıyla birlikte, karşılıklı ilişkileri çerçevesinde ele alıyor. Bunu yaparken büyük anlatılar ve teleolojik yaklaşımlarla ele alınan İkinci Dünya Savaşı tarihiyle de hesaplaşan John Lukacs, tarihin seyrini değiştiren bu büyük olaylar dizisinde insan faktörünün etkisini ön plana çıkarıyor. Lukacs, kendine has üslubuyla ve kaynak olarak kullandığı hatırat ve belgelerle alışılmışın dışında bir tarih perspektifi sunuyor.
Bütün diktatörler ne bir devlet adamı ne de başarılı bir savaş lideri olmak zorundadır. Ancak Hitler ve Stalin’in ilişkisine dair şaşırtıcı ve ürkütücü bir şeyler var ki bu da sadece 22 Haziran 1941’e doğru giden süreçteki olayları değil bizzat 22 Haziran gününü de olağanüstü kılıyor.