Acı duyan insanların dünyası, farklı ve keşfedilmeye muhtaç bir dünyadır. Acı çekenler bu dünyanın içinde yapayalnızdırlar ve bu yalnızlık onları, sosyal ve kültürel ilişkilerinden koparır, ruhlarında duydukları acıyla, yalnızlık daha katmerli bir hale gelir. Acısını tek başına ve paylaşmadan yaşayan, bu acıyı başkalarına karşı ifade edebilme özgürlüğüne sahip olmayan insan, yavaş yavaş ölüm düşüncesine yaklaşır. Dünyası, başka insanlarla paylaştığı gerçekliğin dünyası değildir artık ve gerçekte bu dünya zamanla sadece kuşatıcı bir metafizik evrene dönüşür. Bir çıkış yolu bulmak bu evrenden, hep zordur
Acı duyan insanların dünyası, farklı ve keşfedilmeye muhtaç bir dünyadır. Acı çekenler bu dünyanın içinde yapayalnızdırlar ve bu yalnızlık onları, sosyal ve kültürel ilişkilerinden koparır, ruhlarında duydukları acıyla, yalnızlık daha katmerli bir hale gelir. Acısını tek başına ve paylaşmadan yaşayan, bu acıyı başkalarına karşı ifade edebilme özgürlüğüne sahip olmayan insan, yavaş yavaş ölüm düşüncesine yaklaşır. Dünyası, başka insanlarla paylaştığı gerçekliğin dünyası değildir artık ve gerçekte bu dünya zamanla sadece kuşatıcı bir metafizik evrene dönüşür. Bir çıkış yolu bulmak bu evrenden, hep zordur ve hep zor olmuştur. Çünkü bu metafizik evren, insana dayanılmaz bir ölüm isteği dayatır. Bu ölüm isteği, acıyı çeken insanda, tarihi zor dönüşümler yaratır; acı çeken insan, en yakın akrabalarıyla, sevdiği insanlarla ilişkilerinde, günbegün artarak daha belirgin hale gelen bir kopuşu yaşar durmadan.