"Dünyayı hikâyelerden nasıl kurtarabiliriz?"
Hikâye anlatıcılığı, insan uygarlığını inşa eden kutsal bir gelenek olarak bilinir. Ancak, öykü bilimi uzmanı Jonathan Gottschall, hikâye anlatımının karanlık bir yüzü olduğunu iddia ediyor. "Hikâye Paradoksu"nda, psikologlar, iletişim uzmanları ve edebiyatçılardan oluşan bir konsorsiyumun hikâyelerin, beynimizi nasıl etkilediğini araştırmasını inceliyor.
Gottschall, hikâye anlatımının sadece grupları birleştirmekle kalmayıp aynı zamanda insanları ayıran bir güç olduğunu vurguluyor. Bu güç, rasyonel düşünceyi atlatarak insanları manipüle etmenin en e
"Dünyayı hikâyelerden nasıl kurtarabiliriz?"
Hikâye anlatıcılığı, insan uygarlığını inşa eden kutsal bir gelenek olarak bilinir. Ancak, öykü bilimi uzmanı Jonathan Gottschall, hikâye anlatımının karanlık bir yüzü olduğunu iddia ediyor. "Hikâye Paradoksu"nda, psikologlar, iletişim uzmanları ve edebiyatçılardan oluşan bir konsorsiyumun hikâyelerin, beynimizi nasıl etkilediğini araştırmasını inceliyor.
Gottschall, hikâye anlatımının sadece grupları birleştirmekle kalmayıp aynı zamanda insanları ayıran bir güç olduğunu vurguluyor. Bu güç, rasyonel düşünceyi atlatarak insanları manipüle etmenin en etkili yolu olabilir. Kitap, dezenformasyon, komplo teorileri ve yalan haberlerin etkisini artıran teknolojik gelişmelerin gerçeği kurgudan ayırma görevini zorlaştırdığını açıklıyor.
Gottschall, toplumların bu gerilimleri nasıl yönettiklerine bağlı olarak başarılı ya da başarısız olduklarını savunuyor. Açıklık ve inançla, hikâye anlatımının insanlığın en büyük tehdidi hâline geldiğini ve bu sorunla nasıl başa çıkabileceğimizi ortaya koyuyor.