İbn Haldun, Sosyolojinin kurucusu.
Yaşadığı dönemde, paylaşılamayan bir devlet adamı.
Birçok devletin kuruluşuna, yıkılışına tanıklık etti.
Birçok devlet adamının yakınında bulundu.
Birçok ülkede bulundu.
Hâkimlik, vezirlik ve profesör rütbesiyle hizmetlerde bulundu, devlet başkanlarına danışmanlık yaptı.
Alkışı gördü vezir oldu, ihaneti gördü zindana düştü, sürgüne gitti.
Yaşadığı dönemde bazen el üstünde tutuldu, bazen kıskançlık oklarını üzerine çekti, savruldu.
Ailesini kaybetti.
Sonra tüm yaşadıklarını, tanık olduklarını, düşündüklerini yazmaya karar verdi.
Ve ortaya daha önce duyulmamış, görülmemiş, okunmamış yöntemleriyle bir bilim çıktı:
Umran!
Yani sosyoloji!
T
İbn Haldun, Sosyolojinin kurucusu.
Yaşadığı dönemde, paylaşılamayan bir devlet adamı.
Birçok devletin kuruluşuna, yıkılışına tanıklık etti.
Birçok devlet adamının yakınında bulundu.
Birçok ülkede bulundu.
Hâkimlik, vezirlik ve profesör rütbesiyle hizmetlerde bulundu, devlet başkanlarına danışmanlık yaptı.
Alkışı gördü vezir oldu, ihaneti gördü zindana düştü, sürgüne gitti.
Yaşadığı dönemde bazen el üstünde tutuldu, bazen kıskançlık oklarını üzerine çekti, savruldu.
Ailesini kaybetti.
Sonra tüm yaşadıklarını, tanık olduklarını, düşündüklerini yazmaya karar verdi.
Ve ortaya daha önce duyulmamış, görülmemiş, okunmamış yöntemleriyle bir bilim çıktı:
Umran!
Yani sosyoloji!
Tarihçi olarak bilindi, tarihin felsefesini yaptı, oradan sosyolojiye giden yollar buldu. Ve Comte’den yüzyıllar önce temellerini atarak sosyolojinin kurucu babası oldu.
Bu yeni yaklaşım onu hem doğuda hem batıya hak ettiği bir üne kavuşturdu.
Kitapları, ders kitabı olarak okutuldu.
Yirminci yüzyılın önemli tarih filozofu Arnold Toynbee onun hakkında şu sözleri söyleyerek ona hakkını teslim ediyordu: ‘Herhangi bir zamanda, herhangi bir ülkede, herhangi bir zihin tarafından yaratılmış en büyük bir tarih felsefesinin sahibidir.’