“Zamanımıza layık olmak, eleştirel ve yaratıcı bir tutum içinde ona tesir etmek önemlidir. Umutsuzluk bir proje değildir ama olumlama öyledir. Temellendirilmiş, hesap verebilir ve aktif bir ‘biz’ oluşturarak işe başlamamız gerekir. İçinde bulunduğumuz insan sonrası zamanlarda, teknolojinin aracılık ettiği sosyal ilişkiler içinde, ekonomik küreselleşmenin olumsuz etkileri ve hızla bozulan bir çevrede, ‘hakikat sonrası’ politik liderlerin paranoyak ve ırkçı retoriğine karşı, olumlayıcı etik ve politik pratikleri inşa etmek için birlikte nasıl emek verebiliriz? Yaratıcı direnişle nasıl toplumsal olarak sürdürülebilir umut ufukları üretebiliriz? Beşeri bilimlerdeki akademisyenler mevcut durumda insan sonrası zorluklara cevap olacak şekilde b
“Zamanımıza layık olmak, eleştirel ve yaratıcı bir tutum içinde ona tesir etmek önemlidir. Umutsuzluk bir proje değildir ama olumlama öyledir. Temellendirilmiş, hesap verebilir ve aktif bir ‘biz’ oluşturarak işe başlamamız gerekir. İçinde bulunduğumuz insan sonrası zamanlarda, teknolojinin aracılık ettiği sosyal ilişkiler içinde, ekonomik küreselleşmenin olumsuz etkileri ve hızla bozulan bir çevrede, ‘hakikat sonrası’ politik liderlerin paranoyak ve ırkçı retoriğine karşı, olumlayıcı etik ve politik pratikleri inşa etmek için birlikte nasıl emek verebiliriz? Yaratıcı direnişle nasıl toplumsal olarak sürdürülebilir umut ufukları üretebiliriz? Beşeri bilimlerdeki akademisyenler mevcut durumda insan sonrası zorluklara cevap olacak şekilde bilgi alanlarını nasıl yeniden şekillendiriyor? Nihilizme direnmek, tüketici bireycilikten kaçınmak ve yabancı düşmanlığına karşı bağışıklık kazanmak için hangi araç gereçleri kullanabiliriz? Tüm bunların yanıtı ittifaklar, çapraz bağlantılar ve başımızı derde sokan konularda güç de olsa konuşarak ‘bizi; bir halkı’ oluşturma praksisinde yatıyor. Bu bakımdan içinde bulunduğumuz insan sonrası zamanlar, geniş ölçekli insandışı bileşeniyle birlikte, bütünüyle pek insanca.”
Otuz yılı aşkın süredir beşeri bilimler alanında çalışmalar yapan Rosi Braidotti, pek çok açmaz ve çelişki barındıran insan sonrası dönemde ortaya çıkan yeni öznellik türleri, bilgi üretim pratikleri ve akademik çalışma alanlarını inceleyerek ileriye yönelik olumlayıcı bir yol haritası çiziyor. Bütün canlı yaşamı, ekolojiyi ve teknolojiyi bir süreklilik olarak gören; duygulanıma, ilişkiselliğe ve çapraz üretkenliğe odaklanan, farklılıklardan beslenen, olumlayıcı etiği kendine rehber edinen, materyalist ve eleştirel, neşeli, tutkulu ve yaratıcı bir insan sonrası yaklaşım öneriyor. İnsan Sonrası Bilgi Dördüncü Endüstri Devrimi ile Altıncı Yok Oluş’un kesişiminde yaşadığımız insan sonrası dönemde beşeri bilimlerin dönüştürücü potansiyelini gerçekleştirmeye yönelik bir çağrı niteliğinde.