Sovyet Rusya’nın yıkıldığı günden bu yana küresel, kıtasal ve bölgesel devletler yeni jeopolitik arayışlara girmiş durumda. Dünya bugün dünden daha fazla çok kutuplu düzene evrilmiş halde. Truman Doktrini’nden bu yana “müttefik” ABD dostumuz mu düşmanımız mı bilemiyoruz. AB ne kadar güvenilir bilemiyoruz. Diğer taraftan Çin, Kuşak ve Yol Girişimi başta olmak üzere çeşitli yollarla Asya Pasifik’ten Afrika ve Avrupa’ya kadar gün geçtikçe sahnedeki rolünü daha da genişletiyor. Rusya-Ukrayna Savaşı sonrası tüm taşların yerinden oynadığı dünyada herkes birbiriyle ya
Sovyet Rusya’nın yıkıldığı günden bu yana küresel, kıtasal ve bölgesel devletler yeni jeopolitik arayışlara girmiş durumda. Dünya bugün dünden daha fazla çok kutuplu düzene evrilmiş halde. Truman Doktrini’nden bu yana “müttefik” ABD dostumuz mu düşmanımız mı bilemiyoruz. AB ne kadar güvenilir bilemiyoruz. Diğer taraftan Çin, Kuşak ve Yol Girişimi başta olmak üzere çeşitli yollarla Asya Pasifik’ten Afrika ve Avrupa’ya kadar gün geçtikçe sahnedeki rolünü daha da genişletiyor. Rusya-Ukrayna Savaşı sonrası tüm taşların yerinden oynadığı dünyada herkes birbiriyle yarı-dost yarı-düşman (frenemy) halinde. Hibrid bir savaşın sıcak hatta kimilerine göre nükleer bir çatışmaya dönüşme olasılığı hızla artıyor...
Peki bu ortamda Türkiye ne yapmalı, nasıl davranmalı?
Amiral Cem Gürdeniz Jeopolitik Fırtına adlı kitabında, bugünün dünyasını tarihsel perspektiften değerlendirerek sorular soruyor ve cevaplar veriyor. Türkiye’nin ne yapması gerektiğini, yapılan hataları ve bu hatalardan nasıl ders alınabileceğini en sade dille anlatıyor.