“‘Alternatifleriniz ne?’ sorunsalı karşısında Sol’un şöyle bir tehlikeli ikileminin sözkonusu olduğunu gözlüyorum: Verili koşullar altında, aciliyet gerektiren gerçekçi ve somut alternatif öneriler çoğu kez ‘sistem-içi’ olarak eleştirilmekte. Bunlara ‘kapitalist sistemin yıkılması ve sosyalizmin gerçekleştirilmesi’ hedefleriyle örtüşmüyor, suçlaması yapılmakta. Ancak, krizin bahane edilerek emeğin sosyal kazanımlarına yönelik saldırıların püskürtülmesi ve krizin bedelinin emekçilere ödettirilmesi çabalarına karşı önerilen birçok politikanın ‘sistem-i&cce
“‘Alternatifleriniz ne?’ sorunsalı karşısında Sol’un şöyle bir tehlikeli ikileminin sözkonusu olduğunu gözlüyorum: Verili koşullar altında, aciliyet gerektiren gerçekçi ve somut alternatif öneriler çoğu kez ‘sistem-içi’ olarak eleştirilmekte. Bunlara ‘kapitalist sistemin yıkılması ve sosyalizmin gerçekleştirilmesi’ hedefleriyle örtüşmüyor, suçlaması yapılmakta. Ancak, krizin bahane edilerek emeğin sosyal kazanımlarına yönelik saldırıların püskürtülmesi ve krizin bedelinin emekçilere ödettirilmesi çabalarına karşı önerilen birçok politikanın ‘sistem-içi’ unsurlar içermesi de kaçınılmaz.
Kuşkusuz ki bir yanda da sınıf pusulasını yitirmek tehlikesi var. Hedeften sapma ve nihai çözümün kapitalist sitemin dışında, sosyalizmde olduğu ufkunu yitirmemek gerekli. Ancak, burada sözkonusu olan ‘bu sistemde hiçbir şey değiştirilemez, sosyalizm gelecek, sorunlar çözülecek’ yaklaşımı da sorunlara karşı çok soyut düzeyden bakmak ve emekçi insanlara herhangi bir umut aşılayamamak tehdidiyle yüzleşmek zorunda. Üstelik bu yaklaşımla kitleleri ikna etmek, onları soyut idealler uğruna harekete geçirmek çok zor gözüküyor. Diğer yandan da emekçilerin acil çözüm bekleyen sorunları var; onların sorunlarına göz kapayıp her şeyi uzun döneme havale etmek taktiği Sol’u kitleler nezdinde yalnızlaştırıyor, yabancılaştırıyor ve giderek marjinalleştiriyor.”
Ülkemizin yüz akı iktisatçılarından Erinç Yeldan, bir kez daha, “dayatılanı” ve insana yakışırca “talep edilmesi gerekeni” hatırlatıyor…