Avrupamerkezci teoriler, Asya ve Afrikalı toplumları dünyanın tarihsel gelişme yatağının dışına itmektedir.
Böylece Avrupa toplumu, sözüm ona insanlığın biricik gelişme yatağı ve öncüsü olmaktadır.
Doğu toplumlarının ise, gelişme dinamiğine yapısal olarak sahip olmadıkları; sosyoekonomik kuruluşları nedeniyle tıkandıkları ileri sürülmektedir.
Sonuç olarak, “geri” üçüncü dünya halklarının bu tıkanıklığını aşacak olan Batı emperyalizmi ve sömürgecilik haklı kılınmaktadır.
Martin Bernal, bu kitabında “eskiçağ modeli” adını verdiği tarihsel-kültürel modelin 19. y&uu
Avrupamerkezci teoriler, Asya ve Afrikalı toplumları dünyanın tarihsel gelişme yatağının dışına itmektedir.
Böylece Avrupa toplumu, sözüm ona insanlığın biricik gelişme yatağı ve öncüsü olmaktadır.
Doğu toplumlarının ise, gelişme dinamiğine yapısal olarak sahip olmadıkları; sosyoekonomik kuruluşları nedeniyle tıkandıkları ileri sürülmektedir.
Sonuç olarak, “geri” üçüncü dünya halklarının bu tıkanıklığını aşacak olan Batı emperyalizmi ve sömürgecilik haklı kılınmaktadır.
Martin Bernal, bu kitabında “eskiçağ modeli” adını verdiği tarihsel-kültürel modelin 19. yüzyılın başına kadar geçerliliğini koruduğunu; oysa, Yunan tarihinin okullarda öğretilen versiyonunun ancak 1840 ve 1850’lerde geliştirildiğini; 19. yüzyılda Kuzey Avrupa ırkçılığının patlamasıyla birlikte “özgün Avrupa uygarlığının beşiği Yunanistan” efsanesinin ortaya atıldığını ve Yunanistan’ı oluşturan Avrupa dışı unsurların yok sayılmaya başlandığını belirtmektedir.
Bernal’in Avrupamerkezciliğe çok güçlü darbeler vuran ve alanında çığır açan bu önemli eserini Özcan Buze’nin Türkçesiyle okura sunuyoruz.