Bir dizi felsefeci ve edebiyatçının entelektüel portresinden oluşan bu kitap, Hannah Arendt’in külliyatında kendine özgü, farklı bir parçadır. Arendt ele alınan yazarların düşünsel portrelerini çizerken, sanki onların problemlerini ve arayışlarını kendileriyle tartışıyor. Bu arada kendi sorularının da peşindedir; Kamusal’ın, Siyasi’nin, İnsani’nin, “İyi” ve “Doğru”nun anlamını, bu entelektüellerin düşünsel deneyimlerinin tartısına vurur. Kitabın, Arendt’in en “edebi” anlatımlı eseri olduğu da söylenebilir.
Arendt’in andığı ve üzerine düşündüğü yazarlar, büyük siyasi felâketlerle, ağır ahlâki sarsıntılarla, trajik sorularla yüzleşmiş şahsiyetlerdir. Karanlık Zamanlarda İnsanlar adı buradan geliyor; bütün yazıları kat eden mesele, karanlık zamanlarda insan olma ve insan kalma sınavıdır.
Karanlık Zamanlarda İnsanlar’da, Arendt’in Walter Benjamin, Bertolt Brecht, Hermann Broch, Isak Dinesen (Karen Blixen), Waldemar Gurian, Randall Jarrell, Karl Jaspers, Gotthold Ephraim Lessing, Rosa Luxemburg ve Angelo Giuseppe Roncalli hakkında denemeleri yer alıyor.
“Karanlık Zamanlar’a tanık olmak, tekrar edelim, o zamanın içinde olmak, orada yaşamaktır. Bu yaşamanın özel alanın ilgilerine kendi ‘oda’sına kapanmadığı bir tarzın açığa vurulduğu yaşamları okuyacağımız bu kitap, tanıklığın o zamanı konuşmak da olduğunu anlatıyor. Olan biteni görmek ve konuşmanın her bir tarzının bizi diğerlerine bağladığı ve dünyaya ait olmaklığımızı açığa vurduğunu, bunun da politik eylemin kendisi olduğunu okuduğumuz bu yaşamöyküleri, dünyaya karşı sorumluluğumuzun dünyayı görme kapasitemizde yattığını da gösteriyor.”
Nilgün Toker