“Her birimiz, çok uzun zamandır türümüzle birlikte evrilmekte olan mikropların muazzam çeşitlilikteki bir ekolojisine evsahipliği yapıyoruz. Hepsi birlikte bağışıklığımızda ve hastalıkları yenme becerimizde kritik bir rol oynuyorlar. Kısacası bizi sağlıklı tutan, mikrobiyomumuz. Fakat bu mikrobiyomun bazı bileşenlerini yitiriyoruz.
“Bu felaketin nedenleri her yanımızı sarmış durumda; insanlarda ve hayvanlarda antibiyotiklerin aşırı kullanımı, sezaryen doğumlar, temizleyicilerin ve antiseptiklerin yaygın kullanımı bunlardan sadece birkaçı. Antibiyotik direnci çok büyük bir sorun. Ama dirençli patojenler n
“Her birimiz, çok uzun zamandır türümüzle birlikte evrilmekte olan mikropların muazzam çeşitlilikteki bir ekolojisine evsahipliği yapıyoruz. Hepsi birlikte bağışıklığımızda ve hastalıkları yenme becerimizde kritik bir rol oynuyorlar. Kısacası bizi sağlıklı tutan, mikrobiyomumuz. Fakat bu mikrobiyomun bazı bileşenlerini yitiriyoruz.
“Bu felaketin nedenleri her yanımızı sarmış durumda; insanlarda ve hayvanlarda antibiyotiklerin aşırı kullanımı, sezaryen doğumlar, temizleyicilerin ve antiseptiklerin yaygın kullanımı bunlardan sadece birkaçı. Antibiyotik direnci çok büyük bir sorun. Ama dirençli patojenler ne kadar korkutucu olsa da, mikrobiyomumuzun çeşitliliğinde ortaya çıkan kayıplar çok daha tehlikeli. Bu kayıplar metabolizmamızı, bağışıklığımızı ve bilişsel yetimizi etkileyerek bedensel gelişimin kendisini değiştiriyor.
“Eğer tutum değiştirmezsek, daha kötü bir senaryo karşımıza çıkacak. İşte bu yüzden alarm zillerini çalıyorum.”
Mikrobiyolog Martin J. Blaser, çağımızın ciddi sorunlarından birine parmak bastığı bu önemli kitabında, “yaşamsal bir organ” olarak nitelediği mikrobiyomumuzu oluşturan mikropların bir kısmını neden kaybetmekte olduğumuzu, bu durumun hangi yaygın sağlık sorunlarını körüklüyor olabileceğini ve bu kaybın telafi edilmesi için neler yapılabileceğini yalın bir dille anlatıyor.