Prof. Dr. Bilal Karabulut, aslında hepimizin içten içe bildiği ama bir türlü harekete geçiremediğimiz en kadim refleksimizi harekete geçiyor bu romanında. Nedir bu refleks? “İnsanın iyi ve anlamlı bir hayat arayışı…”. Kendini tanıyan ve kendi gerçekliğini kendi inşa edebilen çok az sayıda insan vardır. Geri kalan çoğunluk ise alışkanlıklarının, çevresinin, öğretilmiş çaresizliklerinin girdabında hayatını boş yere heba etmekte.
Postpozitivist metodolojiyi kullanan inşacı teorinin (konstrüktivizm) öğretileri temelinde “Anlamlı bir hayat nasıl yaşanır ve insan gerçek iç huzuru nasıl
Prof. Dr. Bilal Karabulut, aslında hepimizin içten içe bildiği ama bir türlü harekete geçiremediğimiz en kadim refleksimizi harekete geçiyor bu romanında. Nedir bu refleks? “İnsanın iyi ve anlamlı bir hayat arayışı…”. Kendini tanıyan ve kendi gerçekliğini kendi inşa edebilen çok az sayıda insan vardır. Geri kalan çoğunluk ise alışkanlıklarının, çevresinin, öğretilmiş çaresizliklerinin girdabında hayatını boş yere heba etmekte.
Postpozitivist metodolojiyi kullanan inşacı teorinin (konstrüktivizm) öğretileri temelinde “Anlamlı bir hayat nasıl yaşanır ve insan gerçek iç huzuru nasıl yakalar?" sorularının cevabını okuyucuya sunmakta yazar. İnsan, kendi hayatını yalnızca “kendisi” anlamlı hâle getirebilir.