“Dünya bir kitapsa bu kitabı okumadan bu dünyadan geçme!”
Kentler sadece binalardan, caddelerden ibaret değildir, her kentin bir kimliği, ruhu, kalbi de vardır. Kentlerin kalbi, o kentlerde yaşayan, sokaklarında yürüyen, çalışan, emek veren, gerektiğinde isyan eden, direnen insanları ve eserleriyle o kentin nabzı olan şairleri, yazarları, sanatçılarıdır.
Yaşar Seyman kentlerin nabzına kulak veriyor. Âşıklardan, ozanlardan devşirip kalemine taşıdığı özgün üslubuyla “bizim eller” dediği Anadolu’dan başlayıp beş kıtadan onlarca kentin kalp atışını,
“Dünya bir kitapsa bu kitabı okumadan bu dünyadan geçme!”
Kentler sadece binalardan, caddelerden ibaret değildir, her kentin bir kimliği, ruhu, kalbi de vardır. Kentlerin kalbi, o kentlerde yaşayan, sokaklarında yürüyen, çalışan, emek veren, gerektiğinde isyan eden, direnen insanları ve eserleriyle o kentin nabzı olan şairleri, yazarları, sanatçılarıdır.
Yaşar Seyman kentlerin nabzına kulak veriyor. Âşıklardan, ozanlardan devşirip kalemine taşıdığı özgün üslubuyla “bizim eller” dediği Anadolu’dan başlayıp beş kıtadan onlarca kentin kalp atışını, kokusunu, rüzgarını alıp getiriyor sayfalara. Erzincan’dan, Ankara sokaklarına, “Tanrılar Dağı” Nemrut’tan İzmir’de işçi kadın Rukiye’ye, Zonguldak maden işçilerinden Güney Afrika’da Mandela’ya, Hakkâri’deki “Dengbêj çiçeği” Asmin’den Arjantin’de Mercedes Sosa’ya, Goethe’nin kenti Frankfurt’tan Hintli kadınların renkli sarilerine uzanan; emeğin, kadın mücadelesinin, kitapların, şiirlerin, şarkıların izinde, Can Ersal'ın renkli desenleri eşliğinde dolu dolu bir yolculuğa çıkıyoruz.