Bir “kimlik bunalımı” ve “köklerden uzaklaşma” gerçekliği içinde olduğumuz doğrudur. Kendini gündelik, politik ve kültürel hayatın her alanına sirayet ederek açığa çıkaran bu sorunun çözümü hiç de öyle kolay görünmüyor. Çözüm belki de öncelikle teşhisi iyi yapmaktan geçiyor. Kimliği, “ortak miras”ı iyi tanımlamakla yeniden inşa edebileceğiz. Nedir peki bu ortak miras?
Hüsrev Hatemi, Kimlik Kuyusu’nun derinlerine inerek bu “ortak miras”ı arıyor. Eski Yunan, Mısır, Anadolu, İran hatta Türklerin de yaşadığı Orta ve Uzak Doğu ile sandığımızdan çok fazla ortak efsanelere, ortak kültüre ve tarihe sahibiz. Bu kültürün ve tarihin farkında olmak, kendimizi sınırsızlığı ile yeni bir sınırı tanımlayabilecek büyük bir medeniyete eklemlenme im
Bir “kimlik bunalımı” ve “köklerden uzaklaşma” gerçekliği içinde olduğumuz doğrudur. Kendini gündelik, politik ve kültürel hayatın her alanına sirayet ederek açığa çıkaran bu sorunun çözümü hiç de öyle kolay görünmüyor. Çözüm belki de öncelikle teşhisi iyi yapmaktan geçiyor. Kimliği, “ortak miras”ı iyi tanımlamakla yeniden inşa edebileceğiz. Nedir peki bu ortak miras?
Hüsrev Hatemi, Kimlik Kuyusu’nun derinlerine inerek bu “ortak miras”ı arıyor. Eski Yunan, Mısır, Anadolu, İran hatta Türklerin de yaşadığı Orta ve Uzak Doğu ile sandığımızdan çok fazla ortak efsanelere, ortak kültüre ve tarihe sahibiz. Bu kültürün ve tarihin farkında olmak, kendimizi sınırsızlığı ile yeni bir sınırı tanımlayabilecek büyük bir medeniyete eklemlenme imkânı yaratabilir. Hatemi Kimlik Kuyusu’nda bu imkânın peşinde. Okuru da aynı imkân üzerine düşünmeye davet ediyor.