Menü
Hesabım
Şifremi Unuttum
Kayıt Ol

Kırmızı Karanfil; Toplu Şiirler I - 1956-1971

ISBN : 9789750808548
Stokta Var Stokta Var
160,00 TL
112,00 TL
Öne Çıkan Bilgiler: "Şiir, insanla insan, insanla dünya arasındakini seçerek bir başka düzleme aktarır ve yeniden kurar. Bir özel dil olmakla birlikte şiir bir iletişim aracıdır. Nesnel dayanağı olan coşkulu bir söylemdir. Kimi kez doğru giden bir oktur. Yeniden düzenlenmesi gereken yaşama, dünyaya usla karşı çıkıştır. Başkaldırıdır." Gülten AKIN İlk ciltte Rüzgar Saati (1956), Kestim Kara Saçlarımı (1960), Sağda (1964 TDK Şiir Ödülü) ve Kırmızı Karanfil (1971) bulunuyor. Tadımlık RÜZGÂR SAATİ Adam senin böyle ilk gündüzden Sulayıp biçtiğin çayır çimen Üç güne kalmaz tazelenir Adam senin böyle kuşluk vakti Ürküttüğün serçeler iş olsun Akşama kalmaz unutur Benim bir nokta kırılmışlığım Gözlerimin ardında büyür durur Aklım ıslıklarla türkülerle Rüzgâr
Tür : Şiir
Sayfa Sayısı : 160
Cilt Tipi : Ciltsiz
Yayın Tarihi : 7/2022
Boyut : 13.50 x 21.00
Hamur Tipi : 1. Hamur
ISBN Numarası : 9789750808548
Daha Fazla Şiir
Beğen
25.11.2024 tarihine kadar kargoda

Tükendi

Gelince Haber Ver
Listeye Ekle
Tavsiye Et Tavsiye Et
Yorum Yap Yorum Yap
Fiyat Alarmı Fiyat Alarmı
"Şiir, insanla insan, insanla dünya arasındakini seçerek bir başka düzleme aktarır ve yeniden kurar. Bir özel dil olmakla birlikte şiir bir iletişim aracıdır. Nesnel dayanağı olan coşkulu bir söylemdir. Kimi kez doğru giden bir oktur. Yeniden düzenlenmesi gereken yaşama, dünyaya usla karşı çıkıştır. Başkaldırıdır." Gülten AKIN İlk ciltte Rüzgar Saati (1956), Kestim Kara Saçlarımı (1960), Sağda (1964 TDK Şiir Ödülü) ve Kırmızı Karanfil (1971) bulunuyor. Tadımlık RÜZGÂR SAATİ Adam senin böyle ilk gündüzden Sulayıp biçtiğin çayır çimen Üç güne kalmaz tazelenir Adam senin böyle kuşluk vakti Ürküttüğün serçeler iş olsun Akşama kalmaz unutur Benim bir nokta kırılmışlığım Gözlerimin ardında büyür durur Aklım ıslıklarla türkülerle Rüzgâr saatleri evde tutamam Essin esmesin yollardadır Rüzgâr saatleri evde tutamam Serseriler gibi anılarımı Sokaklar doldurur Tepeden tırnağa bir usanmışlık Anı ne bellek ne Bu şehirden bu parktan uzakta Neresi olsa olur Yorgun çayırlar serçeler, yorgunum Nasıl taşısam ellerimi şimdi Damda saçakta bacada bir mavi Sallana sallana uyur Adam senin sulayıp biçtiğin Çayır çimen değil bir başka O makasında suyunda Oturup kalktığın düşündüğünde Öleyim fal değil bilmişlik değil Gün gibi ortalıkta Allahın şeytanın odur DELİ KIZIN TÜRKÜSÜ III Sana büyük caddelerin birinde rastlasam Elimi uzatsam tutsam götürsem Gözlerine baksam gözlerine konuşmasak Anlasan Elimi uzatsam tutamasam Olanca sevgimi yalnızlığımı Düşünsem hayır düşünmesem Senin hiç haberin olmasa Senin hiç haberin olmaz ki Başlar biter kendi kendine o türkü Yağmur yağar akasyalar ıslanır Bulutlar uçuşur geceleyin Ben yağmura deli buluta deli Bir büyük oyun yaşamak dediğin Beni ya sevmeli ya öldürmeli Yitirmeli büyük yolların birinde ne varsa Böcekler gibi başlamalı yeniden Bu Allahsız bu yağmur işlemez karanlıkta Yan garipliğine yürek yan Gitti giden KUŞ UYKUSU Neyi beklediğimi bilmeden her gece İçimde olanca telaş heyecan Deliler çocuklar kim demiş Benim kolaycacık aldanan Zamanın iki ucunda kuşlar gibi Nasıl bir gider bir gelirim nasıl O geceyarısını bekler inadına Korkutacak kadar kocaman ellerini Bir uzatışı var rüyalarıma usul usul Aç gözünü der, açar onu görürüm Yum gözünü der, yumar onu görürüm Kimse kurtaramaz beni biliyorum Bu bir yağmur öncesi kopmuş ayrılmış Bu kendi başına karanlıktan Neyi beklediğimi bilmeden her gece İçimde aynı telaş heyecan Deliler çocuklar kim demiş Benim bir rüya verilip aldatılan BUZ ÜSTÜNE ŞİİR Bu hava yalnız bu akşamüstünündür Bu dal bir kere böylesine çıplak Bir dost aynı sıcaklıkla elinizi Yeniden yeniden tutmayacak Falan günün filan saatinde Bir çocuk görürsünüz resim gibi Görürsünüz tutar öpersiniz Bir daha mümkün mü bir daha Bitti, kaybettiniz Bir an uzunluğuna uzun derinliğine derin Güzel olmasına iyice güzel Nasıl uçtu gitti bilemezsiniz Beni gözlerim aldatır milyonla Sizi elleriniz Siz bir ellerinizi bıraksanız ben yalnızlığımı Bir sonuna kadar yaşasak Bu şiir olmayacak şeyler için Bu şiir buz üstüne yazıldı Bir kere söylenip unutulacak UZUN YAĞMURLARDAN SONRA Sen yağmurlu günlere yakışırsın Yollar çeker uzak dağlar çeker uzak evler Islanan yapraklar gibi yüzün ışır Işırsa beni unutma Alır yürür sıcak mavisi gökyüzünün Kuşlar döner uzun yağmurlardan sonra bir gün Bir yer sızlar yanar içinde büsbütün Her şeye rağmen ellerin üşür Üşürse beni unutma Yeni dostlar yeni rüzgârlar gelir geçer Yosun muydum kaya mıydım nasıl unuttular Kahredersin başın önüne düşer Düşerse beni unutma KESTİM KARA SAÇLARIMI Uzaktı dön yakındı dön çevreydi dön Yasaktı yasaydı töreydi dön İçinde dışında yanında değilim İçim ayıp dışım geçim sol yanım sevgi Bu nasıl yaşamaydı dön Onlarsız olmazdı, taşımam gerekti, kullanmam gerekti Tutsak ve kibirli ne gülünç Gözleri gittikçe iri gittikçe çekilmez İçimde gittikçe bunaltı gittikçe bunaltı Gittim geldim kara saçlarımı öylece buldum Kestim kara saçlarımı nolacak şimdi Bir şeycik olmadı Deneyin lütfen Aydınlığım deliyim rüzgârlıyım Günaydın kaysıyı sallayan yele Kurtulan dirilen kişiye günaydın Şimdi şaşıyorum bir toplu iğneyi Bir yaşantı ile karşılayanlara Gittim geldim kara saçlarımdan kurtuldum O ELİNDEKİNİ Ellerim tutmanın elleri gözlerim bakmanın Benim değil ayaklarım yürümenin Solumaya bir yerlerim sevmeye başkası Ben yaşamanın olmalıyım öyleyse, değilim Benim yaşamam mı ne, belki de şu : Kesin bir şiirde kendi gibi olmak Bir kapı hep nasıl açılır hani o Yok bir değişmesi esnemenin hani Ayna ayna, yankı yankı, akarsu su Yaşama, hani apaçık ya işte o O elindekini bitir gidelim Biter bir yenisi gelir o elindeki mi? Benim yaşamam mı? Ne gezer canım Hep böyle kesin mi düşünür isterim Bir şey aktarır gibi bir elden bir ele Haydi hep birden ne istediğini bilmemeye O elindekini bitir gidelim BİR KAYIĞA BİNER GECELERİ Tadını, yağmura duygulanmanın Paylaşır kuşlarla biri gizlice Gülmesini tutamamış bir sincap Sallanır utanç bahçelerinde Yalnız atlar yıkılır düzlerde suya özlemlerinden Bir ben miyim yalnızlığa yenilen, sen, sen, sen Uzun sokakların ucunda evleri İlk denemelerden geri dönülmüştür İtildikçe içe, durduğu bilinen Bazı dostları yitirmeye gidilir Yalnız atlar yıkılır düzlerde suya özlemlerinden Bir ben miyim yalnızlığa yenilen, sen, sen, sen Bir kayığa biner geceleri Sığlıkta o kadın tek başına Dua biçiminde inceltir korkuyu Sunar içtenliksiz, tanrısına Yalnız atlar yıkılır düzlerde suya özlemlerinden Bir ben miyim yalnızlığa yenilen sen, sen, sen KİM NEYİ Bütün kapılar tutulur, uzun aralıklar Usulca çekilir karanlığa, okşanır Bir inanç, bir küpe, bir renkli cam bardak Sezilsin peki, ama bilinmesin Kim neyi kurtaracak Az şeylerden koca gürültülerle Karışılır dünya gürültüsüne Bir sürçme, bir dolu bakış, bir dostluk Birden ta yanında o kaçak Sezilsin peki, ama bilinmesin Kim neyi kurtaracak Dünyanın kedisi incecik kapıya Çizikler, vuruşlar, tırnaklar Ölünsün yumuşak ellerle, tüylerle Açılmayacak, açılmayacak Sezilsin peki, ama bilinmesin Kim neyi kurtaracak Bir mutlu iğnenin yeri bu Üç görkemli kedi şurada Donsun kıpırtısız, sessiz Deli kız kendiyle kalacak Sezilsin peki, ama bilinmesin Kim neyi kurtaracak İ
T-Soft E-Ticaret Sistemleriyle Hazırlanmıştır.