"Şiir, insanla insan, insanla dünya arasındakini seçerek bir başka düzleme aktarır ve yeniden kurar. Bir özel dil olmakla birlikte şiir bir iletişim aracıdır. Nesnel dayanağı olan coşkulu bir söylemdir. Kimi kez doğru giden bir oktur. Yeniden düzenlenmesi gereken yaşama, dünyaya usla karşı çıkıştır. Başkaldırıdır." Gülten AKINİlk ciltte Rüzgar Saati (1956), Kestim Kara Saçlarımı (1960), Sağda (1964 TDK Şiir Ödülü) ve Kırmızı Karanfil (1971) bulunuyor.TadımlıkRÜZGÂR SAATİAdam senin böyle ilk gündüzdenSulayıp biçtiğin çayır çimenÜç güne kalmaz tazelenirAdam senin böyle kuşluk vaktiÜrküttüğün serçeler iş olsun Akşama kalmaz unuturBenim bir nokta kırılmışlığımGözlerimin ardında büyür dururAklım ıslıklarla türkülerleRüzgâr saatleri evde tutamamEssin esmesin yollardadırRüzgâr saatleri evde tutamamSerseriler gibi anılarımıSokaklar doldururTepeden tırnağa bir usanmışlıkAnı ne bellek neBu şehirden bu parktan uzaktaNeresi olsa olurYorgun çayırlar serçeler, yorgunumNasıl taşısam ellerimi şimdiDamda saçakta bacada bir maviSallana sallana uyurAdam senin sulayıp biçtiğinÇayır çimen değil bir başkaO makasında suyundaOturup kalktığın düşündüğünde Öleyim fal değil bilmişlik değilGün gibi ortalıkta Allahın şeytanın odurDELİ KIZIN TÜRKÜSÜIIISana büyük caddelerin birinde rastlasamElimi uzatsam tutsam götürsemGözlerine baksam gözlerine konuşmasakAnlasanElimi uzatsam tutamasamOlanca sevgimi yalnızlığımıDüşünsem hayır düşünmesemSenin hiç haberin olmasaSenin hiç haberin olmaz kiBaşlar biter kendi kendine o türküYağmur yağar akasyalar ıslanırBulutlar uçuşur geceleyinBen yağmura deli buluta deliBir büyük oyun yaşamak dediğinBeni ya sevmeli ya öldürmeliYitirmeli büyük yolların birinde ne varsaBöcekler gibi başlamalı yenidenBu Allahsız bu yağmur işlemez karanlıktaYan garipliğine yürek yanGitti gidenKUŞ UYKUSUNeyi beklediğimi bilmeden her geceİçimde olanca telaş heyecanDeliler çocuklar kim demişBenim kolaycacık aldananZamanın iki ucunda kuşlar gibiNasıl bir gider bir gelirim nasılO geceyarısını bekler inadınaKorkutacak kadar kocaman elleriniBir uzatışı var rüyalarıma usul usulAç gözünü der, açar onu görürümYum gözünü der, yumar onu görürümKimse kurtaramaz beni biliyorumBu bir yağmur öncesi kopmuş ayrılmışBu kendi başına karanlıktanNeyi beklediğimi bilmeden her geceİçimde aynı telaş heyecanDeliler çocuklar kim demişBenim bir rüya verilip aldatılanBUZ ÜSTÜNE ŞİİRBu hava yalnız bu akşamüstünündürBu dal bir kere böylesine çıplakBir dost aynı sıcaklıkla eliniziYeniden yeniden tutmayacakFalan günün filan saatindeBir çocuk görürsünüz resim gibiGörürsünüz tutar öpersinizBir daha mümkün mü bir dahaBitti, kaybettinizBir an uzunluğuna uzun derinliğine derinGüzel olmasına iyice güzelNasıl uçtu gitti bilemezsinizBeni gözlerim aldatır milyonlaSizi ellerinizSiz bir ellerinizi bıraksanız ben yalnızlığımıBir sonuna kadar yaşasakBu şiir olmayacak şeyler içinBu şiir buz üstüne yazıldıBir kere söylenip unutulacakUZUN YAĞMURLARDAN SONRASen yağmurlu günlere yakışırsınYollar çeker uzak dağlar çeker uzak evlerIslanan yapraklar gibi yüzün ışırIşırsa beni unutmaAlır yürür sıcak mavisi gökyüzününKuşlar döner uzun yağmurlardan sonra bir günBir yer sızlar yanar içinde büsbütünHer şeye rağmen ellerin üşürÜşürse beni unutmaYeni dostlar yeni rüzgârlar gelir geçerYosun muydum kaya mıydım nasıl unuttularKahredersin başın önüne düşerDüşerse beni unutmaKESTİM KARA SAÇLARIMIUzaktı dön yakındı dön çevreydi dönYasaktı yasaydı töreydi dönİçinde dışında yanında değilimİçim ayıp dışım geçim sol yanım sevgiBu nasıl yaşamaydı dönOnlarsız olmazdı, taşımam gerekti, kullanmam gerektiTutsak ve kibirli ne gülünç Gözleri gittikçe iri gittikçe çekilmezİçimde gittikçe bunaltı gittikçe bunaltıGittim geldim kara saçlarımı öylece buldumKestim kara saçlarımı nolacak şimdiBir şeycik olmadı Deneyin lütfen Aydınlığım deliyim rüzgârlıyımGünaydın kaysıyı sallayan yeleKurtulan dirilen kişiye günaydınŞimdi şaşıyorum bir toplu iğneyiBir yaşantı ile karşılayanlaraGittim geldim kara saçlarımdan kurtuldumO ELİNDEKİNİEllerim tutmanın elleri gözlerim bakmanınBenim değil ayaklarım yürümeninSolumaya bir yerlerim sevmeye başkasıBen yaşamanın olmalıyım öyleyse, değilimBenim yaşamam mı ne, belki de şu :Kesin bir şiirde kendi gibi olmakBir kapı hep nasıl açılır hani oYok bir değişmesi esnemenin haniAyna ayna, yankı yankı, akarsu suYaşama, hani apaçık ya işte oO elindekini bitir gidelimBiter bir yenisi gelir o elindeki mi?Benim yaşamam mı? Ne gezer canımHep böyle kesin mi düşünür isterimBir şey aktarır gibi bir elden bir eleHaydi hep birden ne istediğini bilmemeyeO elindekini bitir gidelimBİR KAYIĞA BİNER GECELERİTadını, yağmura duygulanmanınPaylaşır kuşlarla biri gizliceGülmesini tutamamış bir sincapSallanır utanç bahçelerindeYalnız atlar yıkılır düzlerde suya özlemlerindenBir ben miyim yalnızlığa yenilen, sen, sen, senUzun sokakların ucunda evleriİlk denemelerden geri dönülmüştürİtildikçe içe, durduğu bilinenBazı dostları yitirmeye gidilirYalnız atlar yıkılır düzlerde suya özlemlerindenBir ben miyim yalnızlığa yenilen, sen, sen, senBir kayığa biner geceleriSığlıkta o kadın tek başınaDua biçiminde inceltir korkuyuSunar içtenliksiz, tanrısınaYalnız atlar yıkılır düzlerde suya özlemlerindenBir ben miyim yalnızlığa yenilen sen, sen, senKİM NEYİBütün kapılar tutulur, uzun aralıklarUsulca çekilir karanlığa, okşanırBir inanç, bir küpe, bir renkli cam bardakSezilsin peki, ama bilinmesinKim neyi kurtaracakAz şeylerden koca gürültülerleKarışılır dünya gürültüsüneBir sürçme, bir dolu bakış, bir dostlukBirden ta yanında o kaçakSezilsin peki, ama bilinmesinKim neyi kurtaracakDünyanın kedisi incecik kapıyaÇizikler, vuruşlar, tırnaklarÖlünsün yumuşak ellerle, tüylerleAçılmayacak, açılmayacakSezilsin peki, ama bilinmesinKim neyi kurtaracakBir mutlu iğnenin yeri buÜç görkemli kedi şuradaDonsun kıpırtısız, sessizDeli kız kendiyle kalacakSezilsin peki, ama bilinmesinKim neyi kurtaracakİ