1568 gün devam eden Birinci Dünya Savaşında 35 devlet savaşa iştirak etti. Bu sömürge savaşında İtilaf Devletleri saflarında, Ermeniler ile Avusturalya ve Yeni Zelandalıların da dâhil olduğu 45 milyondan fazla insan seferber edildi. İttifak Devletleri ise yaklaşık 25 milyon insanı seferber edebilmişlerdi. Savaş sonunda Osmanlı, Rus, Alman ve Avusturya-Macaristan İmparatorlukları tarih sahnesinden silindiler. Ölü ve yaralı olarak 20 milyon kayıp verildi. 8 milyon kişi esir düştü. Sömürge savaşının tüm maliyetinin yaklaşık olarak 186 ile 260 milyar dolar arasında olduğu ileri sürülmektedir.
Sömürge Savaşının başladığı 1914 yılı Avrupalılara göre "hasta adamın" yani Osmanlı Devleti'nin tarih sahnesinden silinmesi için yapılan planların ve kurguların yoğunlaştığı bir yıl olmuştur. Şüphesiz hastanın mirasını paylaşma derdindeki sömürgeci Batılı güçlerin, Türkiye üzerindeki proje ve emellerini gerçekleştirebilmeleri için "hastaya" son darbeyi vuracak yardımcı "iç güçlere" ihtiyaçları vardı. İşte bu yüzden sömürgeci güçlerin ulusal çıkarlarına hizmet ederek "hastaya" son darbeyi vuracak "bir yakın" aranıyordu. Bu yakını bulmakta da gecikmediler. Osmanlı Devleti'ni içeriden hançerleyecek müttefik olarak "Osmanlı Ermenilerini" gördüler. Ermeniler ise uzun bir süredir hayal ettikleri - en azından - özerk bir devlete kavuşmak için bu rolü kendileri için uygun buldular.
Birinci Dünya Savaşının başlaması Ermeni ileri gelenlerince kaçırılmaması gereken "tarihi bir fırsat ve an" olarak görülmüştü. Yüzyıllar boyunca kendisine kucak açmış bir topluma ve devlete başkaldıran çeteleri bünyesinde toplayan Taşnaksutyun Partisi mensupları, Osmanlı Devleti'nin parçalanması için ellerinden geldiğince savaş döneminde her yola başvurarak, bir türlü ölmeyen "Hasta adamı" cerrahî yöntemlerle tarihin dışına atmak için "son neşteri vurma" rolünü kendilerine yakıştırdılar ve bu uğurda Çarlık Rusyası ile Batılı sömürgeci devletlere hizmet etmek için ellerinden geleni yaptılar.
"Elinizdeki bu kitap kendi ülkesi Osmanlıya ihanet eden Ermeni birlikleri ve çeteleri ile Ruslar arasındaki organik ilişkiyi belgelere dayanarak açıkça ortaya koymaktadır. Gerçeği ve sadece gerçeği öğrenmek ve tarihin olayları karşısında doğru bir noktada hakka şahitlik etmek isteyen vicdan sahibi okuyucuya sunulmuş değerli bir hazinedir."