Yıllar, on yıllar, yüz yıllar süresince nice yükler taşımış; nice kuşaklar, nice devirler gelip geçmiş, nice yıkımlara nice zaferlere, nice acılara nice şölenlere tanık olmuş, fakat sabırlı, bilgece suskunluklarını hep koruya gelmişlerdir.
Sait Faik’in “Köprü” şiirinin ilk dizeleri ilk okuyuşumdan bu yana ezberimdedir:
İnsanlar köprüden geçmediği zaman
Acaba köprü düşünür mü?
...
1970 başlarının Londra’sında Thames kıyılarında hüzünle dolaşan genç şairin
aklından gerçekten de Dylan Thomas’tan şiirler geçiyordu…
On dört yıl sonra 1984 başlarında ise, katılmadığım karar celsesinde sekiz yıl ağır
hapis cezasına mahkûm edilen bir “düşünce suçlusu” olarak kendime ait olmayan
bir pasaportla yurt d
Yıllar, on yıllar, yüz yıllar süresince nice yükler taşımış; nice kuşaklar, nice devirler gelip geçmiş, nice yıkımlara nice zaferlere, nice acılara nice şölenlere tanık olmuş, fakat sabırlı, bilgece suskunluklarını hep koruya gelmişlerdir.
Sait Faik’in “Köprü” şiirinin ilk dizeleri ilk okuyuşumdan bu yana ezberimdedir:
İnsanlar köprüden geçmediği zaman
Acaba köprü düşünür mü?
...
1970 başlarının Londra’sında Thames kıyılarında hüzünle dolaşan genç şairin
aklından gerçekten de Dylan Thomas’tan şiirler geçiyordu…
On dört yıl sonra 1984 başlarında ise, katılmadığım karar celsesinde sekiz yıl ağır
hapis cezasına mahkûm edilen bir “düşünce suçlusu” olarak kendime ait olmayan
bir pasaportla yurt dışına çıkabilmiş olmanın ilk saatlerinde trenle Drama
Köprüsünden geçerken, o köprüden söz eden şiirimi yazıyordum…