Bu kitap, sömürgecilik, savaş, yoksulluk ve siyasi darbelerle yıkıma uğrayan, fakat bütün beklentileri altüst ederek dünyanın en gelişkin toplumlarından birini inşa etmeyi başaran bir ülkenin, Güney Kore’nin hikâyesini (ve komşusu Kuzey Kore’ye dair merak edilenleri) anlatıyor.
“Genç kuşaklar Güney Kore’yi canlı bir sosyokültürel hayatın hüküm sürdüğü, sanayileşmiş, zengin, modern bir ülke olarak tanıdılar. Oysa Güney Kore denince benim kuşağımdakilerin aklına, milyonlarca cana mal olmuş korkunç bir iç savaşın yaralarını sarmaya çalışan, olağanüstü derecede yoksul ve geleneksel bir ülke gelirdi.
Aradan yıllar geçti. Ekoomik kalkınma kuramlarına ve tartışmalarına düşkün bir iktisatçı olarak öğrendim ki 1960’lı yılların başında
Bu kitap, sömürgecilik, savaş, yoksulluk ve siyasi darbelerle yıkıma uğrayan, fakat bütün beklentileri altüst ederek dünyanın en gelişkin toplumlarından birini inşa etmeyi başaran bir ülkenin, Güney Kore’nin hikâyesini (ve komşusu Kuzey Kore’ye dair merak edilenleri) anlatıyor.
“Genç kuşaklar Güney Kore’yi canlı bir sosyokültürel hayatın hüküm sürdüğü, sanayileşmiş, zengin, modern bir ülke olarak tanıdılar. Oysa Güney Kore denince benim kuşağımdakilerin aklına, milyonlarca cana mal olmuş korkunç bir iç savaşın yaralarını sarmaya çalışan, olağanüstü derecede yoksul ve geleneksel bir ülke gelirdi.
Aradan yıllar geçti. Ekoomik kalkınma kuramlarına ve tartışmalarına düşkün bir iktisatçı olarak öğrendim ki 1960’lı yılların başında Güney Kore’de kişi başına düşen gelir ve ortalama eğitim süresi Türkiye’nin yarısı kadarken, otuz yıl sonra kişi başına düşen geliri bizimkinin üç katına, ortalama eğitim süresi de bir buçuk katına çıkmış bir ülke vardı artık karşımızda. O gün bugündür de şunu tartışıyoruz: Otuz beş yıllık acımasız Japon sömürgeciliğine maruz kalmış, iç savaşta yakılıp yıkılmış, ardından kırk yıl diktatörlükle yönetilmiş, üstelik geleneklerine de son derece bağlı bir toplum nasıl oldu da böylesi mucizevi bir kalkınma ve modernleşme hamlesini başarabildi?
Bu mucizeye dair çeşitli uzmanların kaleme aldığı pek çok kitap yayınlandı bugüne kadar. Bu kitapsa farklı. Yıllardır Güney Kore’de yaşayan Kuzeydoğu Asya uzmanı gazeteci-yazar Andrew Salmon bize bu olağanüstü dönüşümün öyküsünü sadece ekonomik boyutlarıyla değil, demokrasi uğruna verilen fedakârca çabaları, ayaklanmalar, işkenceler, suikastlar ve infazlarla yoğrulmuş direnişleri, gelenekçilik ile modernleşme arasındaki zorlu mücadeleyi de içerecek şekilde, adeta tarihi bir roman tadında ve son derece akıcı bir dille aktarıyor.”
-Seyfettin Gürsel
Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi
(BETAM) Direktörü