Bir gün öleceğimizi bile bile, yaşama nasıl dört elle sarılabiliriz?
Zor zamanlarda yaşıyoruz. Doğaya hükmederek daha güvende yaşamak için kurduğumuz medeniyet, tüm parçalarıyla bizi ele geçirdi ve boğmaya başladı. Toprağı, havayı, suyu zehirledik ve şimdi de hep birlikte bu zehrin içinde yaşamımızı sürdürmeye çalışıyoruz. Korkuyoruz çünkü işler umduğumuz gibi ilerlemiyor ve güvenlik arayışımız, korkularımızı tetikliyor. Telafi mekanizmaları artık bizi avutmaya yetmiyor. Peki, bu gerçeğin içinde yaşarken, öngörülemezlik ve belirsizlikle nasıl dost olabilir ve bunları yaşamlarımızı
Bir gün öleceğimizi bile bile, yaşama nasıl dört elle sarılabiliriz?
Zor zamanlarda yaşıyoruz. Doğaya hükmederek daha güvende yaşamak için kurduğumuz medeniyet, tüm parçalarıyla bizi ele geçirdi ve boğmaya başladı. Toprağı, havayı, suyu zehirledik ve şimdi de hep birlikte bu zehrin içinde yaşamımızı sürdürmeye çalışıyoruz. Korkuyoruz çünkü işler umduğumuz gibi ilerlemiyor ve güvenlik arayışımız, korkularımızı tetikliyor. Telafi mekanizmaları artık bizi avutmaya yetmiyor. Peki, bu gerçeğin içinde yaşarken, öngörülemezlik ve belirsizlikle nasıl dost olabilir ve bunları yaşamlarımızı dönüştürmenin araçları olarak nasıl kabullenebiliriz?
Çoksatan kitapların yazarı, budist rehber Pema Chödrön “Belirsizlik ve Değişimden Korkmadan Yaşamak” kitabında “Üç Taahhüt” adıyla bilinen budist öğretileri, farklı inançlardan ve kültürlerden gelen okurlar için anlaşılır şekilde aktarıyor. Bu öğretiler, okurlara, bilinmeyene doğru adım atmayı ve insan olmanın güvencesizliğini korkusuzca kucaklamayı öğrenmek için bir bilgelik hazinesi sunuyorlar. Yazarın çağrısına kulak verirsek, sadece açık yürekli bir yaşam sürmenin ne kadar iyi hissettirdiğini görmekle kalmaz, aynı zamanda çevremizdekilere yardım etmenin ve onları da hayatın güzelliğinden büyülenmeye davet etmenin armağanlarını fark edebiliriz.