Şair, oyun yazarı ve tiyatro oyuncusu olan William Shakespeare, birçokları tarafından İngiliz dilinin ve
dünyanın en iyi oyun yazarı olarak kabul edilir. 26 Nisan 1564’te Stratford-upon-Avon’da doğup 23 Nisan
1616’da yine aynı yerde ölen Shakespeare, İngiltere’nin ulusal şairi ve “Avon’un Ozanı” olarak da tanınır.
Shakespeare, bilinen eserlerinin çoğunu 1589 ile 1613 yılları arasında üretti. İlk oyunları çoğunlukla komedi ve tarihî oyunlardı, bu türlerle on altıncı yüzyıl sonunda kültür ve sanatın zirvesine yükseldi. Daha sonra 1608’e kadar trajedilere yöneldi, İngilizcenin en iyi ürünlerinde
Şair, oyun yazarı ve tiyatro oyuncusu olan William Shakespeare, birçokları tarafından İngiliz dilinin ve
dünyanın en iyi oyun yazarı olarak kabul edilir. 26 Nisan 1564’te Stratford-upon-Avon’da doğup 23 Nisan
1616’da yine aynı yerde ölen Shakespeare, İngiltere’nin ulusal şairi ve “Avon’un Ozanı” olarak da tanınır.
Shakespeare, bilinen eserlerinin çoğunu 1589 ile 1613 yılları arasında üretti. İlk oyunları çoğunlukla komedi ve tarihî oyunlardı, bu türlerle on altıncı yüzyıl sonunda kültür ve sanatın zirvesine yükseldi. Daha sonra 1608’e kadar trajedilere yöneldi, İngilizcenin en iyi ürünlerinden bazıları kabul edilen Hamlet, Kral Lear, Othello ve Macbeth’i bu dönemde yazdı.
Yaklaşık olarak 1605 yılında yazıldığı tahmin edilen Kral Lear’da da Shakespeare, diğer birçok oyununda olduğu gibi, konu olarak daha önceden bilinen hikâyelerden esinlenmiştir. Yazarın özellikle Monmouthlu Geoffrey’nin on ikinci yüzyılda yazdığı Historia RegumBritanniae adlı kitabına eklediği “Kral Leir” adlı halk masalından yararlandığı belirlenmiştir.
Kral Lear ilk olarak 1608 yılında “Kral Lear’ın Gerçek Tarihi” başlığıyla basılmıştır. Oyunun sahnedeki ilk gösterimi 1607 yılında saraya bağlı olan Whitehall Tiyatrosu’nda yapılmıştır.
Oyunun basılmış folio ve quarto olarak iki farklı versiyonu bulunmaktadır. Yazarın diğer oyunlarının aksine iki versiyon da özgün olarak kabul edilmekte ve hâlen tartışılmalarına rağmen eşit değerde görülmektedir.
Oyunda Lear’ın trajedisine paralel olarak Gloucester’ın hikâyesi bulunmaktadır. İki hikâyede de evlatlarından kötü olanların etkisiyle iyi evlatlarını haksız yere cezalandıran babaların kendilerini düşürdükleri zor durum ve trajik sonları anlatılır.