Platon’un “Olgunluk Dönemi” eserlerinden biri olarak kabul edilen Kritias adlı eserinde mitoloji ve edebiyatta sıkça kendine yer bulmuş Atlantis teması karşımıza çıkmaktadır. Bir nevi dünyadaki cennet olan bu ‘ütopik’ kent hikâyesinde, Platon bu devletin sahip olduğu olağanüstü güce rağmen, mütevazı fakat iyi bir şekilde yönetilen Atina’yı ele geçirememesini ele almaktadır. Kısacası, Platon bu mit vasıtasıyla iyi ve kötü şekilde yönetilen devletlerin önünde sonunda hak ettiğine kavuşacaklarını belirtmektedir. Eşsiz mimarisi, muazzam teknolojik gelişimi ve görkeml
Platon’un “Olgunluk Dönemi” eserlerinden biri olarak kabul edilen Kritias adlı eserinde mitoloji ve edebiyatta sıkça kendine yer bulmuş Atlantis teması karşımıza çıkmaktadır. Bir nevi dünyadaki cennet olan bu ‘ütopik’ kent hikâyesinde, Platon bu devletin sahip olduğu olağanüstü güce rağmen, mütevazı fakat iyi bir şekilde yönetilen Atina’yı ele geçirememesini ele almaktadır. Kısacası, Platon bu mit vasıtasıyla iyi ve kötü şekilde yönetilen devletlerin önünde sonunda hak ettiğine kavuşacaklarını belirtmektedir. Eşsiz mimarisi, muazzam teknolojik gelişimi ve görkemli yapılarıyla herkesin hayranlık duyduğu Atlantis gibi bir devlet bile erdemli bir yöneticinin yokluğunda ve adaletten uzaklaşıldığında çökme yoluna girecektir. Sokrates’in öğrencilerinden ve Atina politikasındaki önemli kişiliklerden biri olan Atina vatandaşı Kritias’ın anlattığı bu hikâyenin eksiksiz bir nüshası günümüze ulaşmamıştır. Elimizde olan hikaye, Zeus’un Atlantis kentine sinirlenip onları Atina’ya yenilmeyle cezalandırma kararını aldığı anda sona ermektedir. Kritias diyaloğunun Timaios ve elimize hiç geçmemiş olan Hermokrates diyaloglarıyla birlikte bir üçleme olduğu düşünülmektedir.