Dünya bir insanlar yığını, bir minik alevler denizidir,” derdi. Herkes kendi ışığıyla ışıldar. Hiçbir alev öbürüne benzemez. Büyük alevler vardır, küçük alevler, her renkten alev. Kimi insanların alevi öyle durağandır ki rüzgârda bile dalgalanmaz, kimi insanlarınsa havayı kıvılcıma boğan çılgın alevleri vardır. Kimi saçma alevler ne tutuşur ne de ışık serperler; kimileri de öyle bir canlılıkla yalazlanırlar ki onlara bakınca gözlerimiz kamaşır, yaklaşırsak üstümüze ateş vurmuş gibi parlarız.
Kucaklaşmanın Kitabı vedalaşanların değil, kavuşanların kucaklaşmasının
Dünya bir insanlar yığını, bir minik alevler denizidir,” derdi. Herkes kendi ışığıyla ışıldar. Hiçbir alev öbürüne benzemez. Büyük alevler vardır, küçük alevler, her renkten alev. Kimi insanların alevi öyle durağandır ki rüzgârda bile dalgalanmaz, kimi insanlarınsa havayı kıvılcıma boğan çılgın alevleri vardır. Kimi saçma alevler ne tutuşur ne de ışık serperler; kimileri de öyle bir canlılıkla yalazlanırlar ki onlara bakınca gözlerimiz kamaşır, yaklaşırsak üstümüze ateş vurmuş gibi parlarız.
Kucaklaşmanın Kitabı vedalaşanların değil, kavuşanların kucaklaşmasının hikâyeleri. Okuru günlük gerçekliğin içine örülü büyülü ve merak dolu bir dünyayla kavuşturan; anıların düşlerle, gerçeğin olanak dışı fabllarla, savaşın barışla kucaklaşmasını anlatan bu kitapta Eduardo Galeano, kısa, yalın ve Latin Amerika’nın kesik damarlarına dokunan parçalarla bir toplumun kitlesel hafızasını, vicdanını ve düşlerini ele alıyor.
“Galeano tehlikeli, radikal bir öykücüdür, tıpkı Gabriel García Márquez gibi, Isabel Allende gibi ve onların da piri Pablo Neruda gibi... Kucaklaşmanın Kitabı, bir mozaik ya da sözcüklerden oluşma bir
Diego Rivera duvar resmi.”
John Leonard, New York Newsday