Hayatın içinden öyküler yazan Samipaşazade Sezai, Küçük Şeyler’de sıradan insanların basit gibi duran yaşamlarındaki meraklarını, arzularını, özlemlerini, korkularını, acılarını, düş kırıklıklarını, öfkelerini, pişmanlıklarını, maruz kaldıkları duyarsızlıkları, kendilerini çevreleyen koşullara verdikleri veyahut veremedikleri tepkilerin psikolojik arka planını ve sonuçlarını ortaya koyar.
Küçük Şeyler, okuru ağırlıklı olarak on dokuzuncu yüzyıl sonu İstanbul’unda dolaştırırken dış dünyanın katı gerçekleri karşısında umutlarını yitirenlere, yoksullara, ötekileştirilenlere, doğaya, hayvan
Hayatın içinden öyküler yazan Samipaşazade Sezai, Küçük Şeyler’de sıradan insanların basit gibi duran yaşamlarındaki meraklarını, arzularını, özlemlerini, korkularını, acılarını, düş kırıklıklarını, öfkelerini, pişmanlıklarını, maruz kaldıkları duyarsızlıkları, kendilerini çevreleyen koşullara verdikleri veyahut veremedikleri tepkilerin psikolojik arka planını ve sonuçlarını ortaya koyar.
Küçük Şeyler, okuru ağırlıklı olarak on dokuzuncu yüzyıl sonu İstanbul’unda dolaştırırken dış dünyanın katı gerçekleri karşısında umutlarını yitirenlere, yoksullara, ötekileştirilenlere, doğaya, hayvanlara dair bugün de geçerli olan meseleleri odağına alır. Bazen hayalci bir çocuk, bazen hayat yolunun daha başındayken gururu incinen genç bir erkek ya da bir kadın, bazen evli bir çift, bazen hüzünlü bir pandomima sanatçısı, bazen bir orman…
Her biri insanın kendisiyle, doğayla, toplumla, toplumun dayattığı kurum ve değerlerle kurduğu ilişkiyi sorgulatan bu öyküler yaşamı anlamlandırma çabamızın bir parçası olarak her zaman okunmaya değer niteliktedir.