Kur’ân insanları doğru yola ulaştıran bir hayat kitabıdır. Onun yol gösterici olabilmesi için okunup anlaşılması gerekmektedir. Onun hayata aktarılması da doğru anlaşılması ile mümkündür. İndiği günden bugüne anlaşılması için çok çaba sarf edilmiş ve bu alanda âlimler tarafından sayısız meal ve tefsir yazılmıştır. Bu âlimlerin her biri İlâhî maksadın elde edilmesi için çaba harcamış ve bununla ilgili bir yöntem ortaya koymaya çalışmışlardır. Ancak en öncelikli yöntem herkesin ittifakla kabul ettiği Kur’ân’ın Kur’ân’la tefsiri yöntemi olmuştu
Kur’ân insanları doğru yola ulaştıran bir hayat kitabıdır. Onun yol gösterici olabilmesi için okunup anlaşılması gerekmektedir. Onun hayata aktarılması da doğru anlaşılması ile mümkündür. İndiği günden bugüne anlaşılması için çok çaba sarf edilmiş ve bu alanda âlimler tarafından sayısız meal ve tefsir yazılmıştır. Bu âlimlerin her biri İlâhî maksadın elde edilmesi için çaba harcamış ve bununla ilgili bir yöntem ortaya koymaya çalışmışlardır. Ancak en öncelikli yöntem herkesin ittifakla kabul ettiği Kur’ân’ın Kur’ân’la tefsiri yöntemi olmuştur.
Kur’ân’ın kendi kendisini tefsir etmesi onun yapısıyla alâkalı bir durumdur. Çünkü Kur’ân bir konuyu ele alırken hemen hemen hiçbir yerde o konuyu başlatıp bitirmemektedir. Hatta bazen bir konu Kur’ân’da onlarca yerde geçmektedir. Bu da Kur’ân konuları üzerinde çalışırken Kur’ân’ın tümünü göz önünde bulundurmayı gerekli kılmaktadır. Kur’ân bir bütündür ve uzun bir zaman diliminde parçalar halinde nâzil olduğu halde herhangi bir çelişki ve tenakuz barındırmamaktadır. Kur’ân’ı sahih bir şekilde anlamak isteyen kişilerin her şeyden önce ön yargılardan uzak bir şekilde hareket etmeleri, onu bir bütün olarak ele almaları ve onun âyetleri arasındaki bağlantılarını göz önünde bulundurmaları gerekmektedir.