II. Dünya Savaşı'nın ardından Rus ordusu Doğu Prusya'ya doğru ilerlerken pek çok Alman yerinden edildi. Kadınlar tecavüze uğradı ve çocuklar açlıktan öldü. Erkeklerin çoğu, ölü ya da savaş esiri olarak kayıplara karıştı, artlarında kalanlar onlardan bir daha haber alamadı. Kıtlık ve sert kış koşulları baş gösterdiğinde bir grup çaresiz çocuk için hayatta kalma mücadelesi daha yeni başlıyordu. “Kurtçocuklar”, açlıktan ölmek üzere olan ailelerine götürmek üzere yiyecek aramak için gizlice Litvanya sınırını geçmeye çalıştılar. Savaşın yıkıcı etkisi g&uum
II. Dünya Savaşı'nın ardından Rus ordusu Doğu Prusya'ya doğru ilerlerken pek çok Alman yerinden edildi. Kadınlar tecavüze uğradı ve çocuklar açlıktan öldü. Erkeklerin çoğu, ölü ya da savaş esiri olarak kayıplara karıştı, artlarında kalanlar onlardan bir daha haber alamadı. Kıtlık ve sert kış koşulları baş gösterdiğinde bir grup çaresiz çocuk için hayatta kalma mücadelesi daha yeni başlıyordu. “Kurtçocuklar”, açlıktan ölmek üzere olan ailelerine götürmek üzere yiyecek aramak için gizlice Litvanya sınırını geçmeye çalıştılar. Savaşın yıkıcı etkisi günden güne kendini hissettirirken, kurtlar insan eti yemeye iyice alışmışken onların kaybedecek bir şeyi kalmamıştı.
Kurtların Gölgesinde bir yıkım, dayanıklılık ve umut hikâyesi. Çağdaş Litvanya edebiyatının yetenekli ismi Alvydas Šlepikas’ın titiz araştırmasına dayanan ve ona birçok ödül kazandıran bu çarpıcı tarihî roman, yürek parçalayıcı bir gerçekliğin önündeki sessizlik perdesini aralıyor. Okura kaçacak bir yer bırakmayan, belgesel ve edebî anlatı arasında mükemmel bir denge kuran Šlepikas, çorak arazileri ve Litvanya ormanlarını bir masalın karanlık tonlarına boyuyor.