Farkında olarak ya da çoğunlukla olmayarak çocukluktan itibaren beş duyu ile çevreden edinilentüm bilgiler beyin veri tabanına kaydedilir.Kayıtlama esnasında veri tabanı bilgilerine duygular da eşgüdümlü olarak eklenir. Kendi hâlinebırakılan beyin, otomasyon hâlinde kıyaslayarak çalışır.Yaşadığımız öfke, kıskançlık, inatçılık, heyecan gibi duygusallıklarımızın tümü kontrolümüz dışındakendiliğinden oluşmaktadır. Pişmanlıklarımız, keşkeler, bir şans daha dilekleri ve diğerleriTüm sorunların kaynağı, gerçekte var olmayan ve ölünce bedenle birlikte yok olacak olan egobenliktir.Klasik psikoloji ve psikiyatri işte bu ego üzerine odaklıdır. Bu nedenle işin içinden çıkamaz,geçiştirirler. Çözüm başka bir yerdedir.Benlik-ego, özden gelen yayına dirençtir/perdedir. Perdeden öze ne kadar az negatif enerji geridönüşü sağlanırsa, direnç de o kadar az olacak ve hâliyle huzurlu ve sağlıklı kalınacaktır.Uyumlanarak değişim göstermeyen birimlerde özden gelen yayına direnç oluşur. Bunun sonu,hayal kırıklığından hastalığa kadar uzanan bir yelpaze içindeki çeşitli sorunlardır.İşte bu nedenle tasavvuf ehli "kaldır kendini" yani "perde yoğunluğunu saflaştır - benliğini arındır"demiştir. Tasavvuf uygulamalarının esası bunun içindir.İçimizdeki kutsallığı beynimiz ancak bu şekilde yansıtabilir... Aksi takdirde beynimiz içimizin ışığınıdışarıya yönlendiremezKendimizi tanımak için perdelerimizi ve beynimizi tanımak şarttır. Bunları yaptıktan sonra kendimizbilmek ve kutsallığımızı hissetmemiz mümkün olabilecektir...