Yüzyıllar boyunca Avrupa'nın kaderini şekillendiren Osmanlı İmparatorluğu'nun tarihi, zaferler ve yenilgilerle doludur. Ancak, hiçbir dönem Lâle Devri kadar büyüleyici bir çelişki sunmamıştır. Ahmet Refik Altınay'ın eseri, bu dönemin eşiğinde duran bir imparatorluğun hikayesini anlatıyor. Kara Mustafa Paşa'nın Viyana'dan çekilişiyle başlayan bu hikâye, Osmanlı'nın en parlak dönemlerinden birinin sonunu ve Avrupa'nın bilim ve teknolojiyle intikamının başlangıcını işaret eder. Bu, sadece bir yenilgi değil, aynı zamanda bir dönemin sonu ve yeni bir çağın habercisidir. Eserde, Lâle Devri'nin öncesindeki bu kritik döneme dai
Yüzyıllar boyunca Avrupa'nın kaderini şekillendiren Osmanlı İmparatorluğu'nun tarihi, zaferler ve yenilgilerle doludur. Ancak, hiçbir dönem Lâle Devri kadar büyüleyici bir çelişki sunmamıştır. Ahmet Refik Altınay'ın eseri, bu dönemin eşiğinde duran bir imparatorluğun hikayesini anlatıyor. Kara Mustafa Paşa'nın Viyana'dan çekilişiyle başlayan bu hikâye, Osmanlı'nın en parlak dönemlerinden birinin sonunu ve Avrupa'nın bilim ve teknolojiyle intikamının başlangıcını işaret eder. Bu, sadece bir yenilgi değil, aynı zamanda bir dönemin sonu ve yeni bir çağın habercisidir. Eserde, Lâle Devri'nin öncesindeki bu kritik döneme dair detaylı bir inceleme sunuluyor. Viyana önlerinden çekilmenin getirdiği acı, imparatorluğun gerilemeye başlaması ve en nihayetinde Budin'in düşüşü ile Osmanlı'nın Avrupa'daki hakimiyetinin büyük ölçüde sona ermesi, tarihin dönüm noktalarından biri olarak ele alınıyor. Altınay, imparatorluğun bu çalkantılı dönemini, yalnızca askeri yenilgilerin ötesinde, bir uygarlığın değişimini ve Avrupa ile olan ilişkisinin yeniden şekillenmesini anlatıyor.