Toprak sert, hayat acımasız ve insanı onurlu...
Modern Slovak edebiyatının kurucu ustası Jozef Gregor Tajovský, romantik köy masallarını bir kenara bırakır. Merceğini Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun unutulmuş köylerine, Slovak ruhunun en derinlerine çevirir. Onun kahramanları krallar ya da soylular değildir. Topraksız ırgatlar, bir ömür hizmetkârlık edenler, meteliğe kurşun atarken bile onurunu satmayanlardır. Tajovský, bu insanların dünyasına yargılamadan ama aldatıcı bir şefkate de sığınmadan bakar. Gördüğü, bir halkın sessiz çığlığıdır.
Türk&ccedi
Toprak sert, hayat acımasız ve insanı onurlu...
Modern Slovak edebiyatının kurucu ustası Jozef Gregor Tajovský, romantik köy masallarını bir kenara bırakır. Merceğini Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun unutulmuş köylerine, Slovak ruhunun en derinlerine çevirir. Onun kahramanları krallar ya da soylular değildir. Topraksız ırgatlar, bir ömür hizmetkârlık edenler, meteliğe kurşun atarken bile onurunu satmayanlardır. Tajovský, bu insanların dünyasına yargılamadan ama aldatıcı bir şefkate de sığınmadan bakar. Gördüğü, bir halkın sessiz çığlığıdır.
Türkçede ilk kez bir araya gelen bu öyküler, tek bir sorunun etrafında döner: Sefaletin ve çaresizliğin ortasında insan kalmanın bedeli nedir? Bir ömrü bir efendinin gölgesinde tüketen Maco Mlieč’in sadakati, üç kuruşluk borç için son yorganını satan Pôstková Ana’nın sarsılmaz onuru bu sorunun cevabını arar. Tajovský, evrensel olanı yerel olanın kalbinde bulur. Onun köyü, bütün insanlığın ortak vicdanıdır.
Fihrist olarak, Tajovský’yi Türk okuruna ilk kez sunmanın verdiği mutlulukla... İyi okumalar dileriz..