“Tenime ilk kez bir erkek eli değdiği zaman cennetten bir kapı açılır, gülüşü tenime dokununca dünyalar benim olur ve bütün ömrümü ona adarım sanmıştım. Vücuduma bıraktığı tohumun her zerresinin hayat boyu birlikte takipçisi oluruz; kimse kırıp incitmesin diye gözümüzden sakınıp en iyi okulların en iyi sınıflarında yer alması için canımızı dişimize takarız demiştim.
Nereden bilirdim ki bu dünyanın Günahkârlar Sarayı’na tahsis edildiğini…”
Ersin Doğan, yaşamın kıyılarında dolaştırdığı karakterleriyle kapıların ardında saklanan hayatlara dokunuyor. Afet Leman’ın bakışlarıyla
“Tenime ilk kez bir erkek eli değdiği zaman cennetten bir kapı açılır, gülüşü tenime dokununca dünyalar benim olur ve bütün ömrümü ona adarım sanmıştım. Vücuduma bıraktığı tohumun her zerresinin hayat boyu birlikte takipçisi oluruz; kimse kırıp incitmesin diye gözümüzden sakınıp en iyi okulların en iyi sınıflarında yer alması için canımızı dişimize takarız demiştim.
Nereden bilirdim ki bu dünyanın Günahkârlar Sarayı’na tahsis edildiğini…”
Ersin Doğan, yaşamın kıyılarında dolaştırdığı karakterleriyle kapıların ardında saklanan hayatlara dokunuyor. Afet Leman’ın bakışlarıyla adımladığı dünyada, okuyucuları bilinmezliğin sınırlarına misafir ediyor.
“Birazdan şu kapı açılacak ve şehrin tüm yalanları, ihtirasları ve hayal kırıklıkları içeri girecek.”