Aras Yayıncılık tarafından yayımlanan İstanbul Yolcuları, kırdan kente göçle ve modernleşmeyle gelen büyük değişimin hemen öncesindeki, bugün artık sadece soluk izleri kalmış bir İstanbul´a ait öykülere yer veriyor. 1955´te İstanbul´da doğan yazar Esther Heboyan, öykülerinde Ermenilerin, Türklerin, Rumların, Yahudilerin bir arada yaşadığı kentin o eski mahallelerinde gezinirken, ailesinin ve komşularının yaşayışını, özlemlerini, yoksunluklar içindeki mutluluklarını, iyi bir fotoğrafçıya has keskin sezgilerle resmediyor.
O fotoğraflarda, her şeyden önce sıradan, herkes gibi etten kemikten yapılmış insanın yaşayışı var. Kameranın objektifi, kâh el attığı hiçbir işte dikiş tutturamayan bir esnafa, kâh Elizabeth Taylor hayranı bir ev kadınına, kâh henüz okul çağına bile gelmemiş küçük bir kız çocuğuna yöneliyor. Sevdiklerini ekmek parası uğruna bırakıp Almanya´ya işçi olarak gidenleri, özene bezene hazırladığı çeyizi birdenbire ortadan kaybolan genç kızı, mahalle sütçüsüne borcunu ödeyemediği için evinden çıkamayanları, bir türlü doğru telaffuz edilemeyen Ermenice isimleri, gurbette insanın içini sızım sızım sızlatan İstanbul hasretini yansıtan bu öyküleri okurken, çeşitli siyasi gerginliklerin mahalle hayatının havasını ağır ağır kirletmeye başladığına da tanık oluyoruz.
Henüz sekiz yaşındayken ailesiyle birlikte İstanbul´dan ayrılan ve daha sonra Fransa´ya yerleşen Heboyan, kitabının Türkçe baskısı için yazdığı önsözde söylediği gibi, "belki de annesini ve babasını son bir defa konuşturmak için" yazdığı öyküleriyle, kırk küsur yıl ve binlerce kilometre öteden, İstanbul´a hem dokunaklı hem de muzip bir mektup yazıyor.
Fransızca basımı Passagers d´Istanbul adıyla 2006´da Marsilya´da yapılan İstanbul Yolcuları dokuz öyküren oluşuyor. Türkçe baskıda, yazarın Türkçe olarak kaleme aldığı bir önsöz ve yaşamından çeşitli kesitleri yansıtan bir fotoğraf albümü de yer alıyor.
Sosi Dolanoğlu´nun Türkçeye çevirdiği kitabı yayına Nazan Maksudyan ve Rober Koptaş hazırladı, kapak tasarımını ise Mehmet Sinan Niyazioğlu üstlendi