Marcel Proust: Bir Yaşam, Türkçede yayımlanmış ilk Proust biyografisi olma özelliğini taşıyor. Edmund White, Proust üzerine kaleme aldığı bu biyografisinde, yine hikâye ile anlatı arasında gidip gelen güçlü bir üslupla okurunun karşısına çıkıyor. White’ın yayınevimizden çıkan üçüncü kitabı Marcel Proust: Bir Yaşam, modernizmin büyük ustası üzerine yazılmış oylumlu bir biyografya ve romanesk bir anlatı.
Bu biyografide; Proust’un aile yaşamında gizil kalmış yönlerden, sevgilileriyle olan ilişkilerine; Kayıp Zamanın İzinde romanlarında yaratılan karakterlerin yazarın yaşamındaki karşılıklarından, gerçeğin kurgusallaşırken uğradığı çarpıtma biçimlerine; yazarın romanlarında denediği üslubun “oluş” sürecinden, bu üslubun eleştirel okum
Marcel Proust: Bir Yaşam, Türkçede yayımlanmış ilk Proust biyografisi olma özelliğini taşıyor. Edmund White, Proust üzerine kaleme aldığı bu biyografisinde, yine hikâye ile anlatı arasında gidip gelen güçlü bir üslupla okurunun karşısına çıkıyor. White’ın yayınevimizden çıkan üçüncü kitabı Marcel Proust: Bir Yaşam, modernizmin büyük ustası üzerine yazılmış oylumlu bir biyografya ve romanesk bir anlatı.
Bu biyografide; Proust’un aile yaşamında gizil kalmış yönlerden, sevgilileriyle olan ilişkilerine; Kayıp Zamanın İzinde romanlarında yaratılan karakterlerin yazarın yaşamındaki karşılıklarından, gerçeğin kurgusallaşırken uğradığı çarpıtma biçimlerine; yazarın romanlarında denediği üslubun “oluş” sürecinden, bu üslubun eleştirel okumalarına dair birçok ayrıntıya tanıklık edeceksiniz.
Marcel Proust: Bir Yaşam, Proustseverlere Edebi Şeyler’in bir armağanıdır.
Yakın tarihlerde İngiltere’de yapılan bir ankete göre, bir grup yazar ve çevirmen, “En çok etkilendiğiniz 20. yüzyıl romancısı kimdir?” ve “Sizce 21. yüzyılda en kalıcı etkiyi bırakacak olan romancı kimdir?” sorularına “Marcel Proust” cevabını vermiş. Çocuk Proust’un çaya bandığı madlen kurabiyesi, Fransız edebiyatının kuşkusuz en ünlü simgesi artık; benliğimizin derinliklerinden kopup gelen, yıllar sonra tekrar gün yüzüne çıkan hatıralarımızdan bahsederken “Proustyen deneyimler” gibi laflar ediyoruz. Ukala ukala konuşan tipler, “Proust gibiler efendi olup sefahat alemlerine dalmasa bugün dünya edebiyatı çok daha yoksul olurdu” gibi laflar etmeden duramıyorlar. Tek satır okumamış olanların bile iki lafından biri, Proust hakkında.