Arketipi Marx olan Marksizm, bir “tarih kuramı” ile daha önceki felsefelerin salt düşünceye dayalı duruşunu aşmayı, insanlığın baskıcı sosyal ve politik formlardan kurtuluşu için meseleyi entelektüel araçlar sağlamayı amaçlayan “felsefi bir dünya görüşü”yle birleştirir. Hem kapitalizm eleştirisinin hem de komünizm vizyonunun merkezinde yer alan “estetik” konusunu, dolayısıyla sanatı küçük oranda da olsa zorunlu olarak kapsayan, -ancak bunları kuramlaştıran bir çabaya girişmez- sadece bir bakış açısı sunar; bu da ancak sanat sosyolojisi alanını ilgilendiren bir boyutlandırma sağl
Arketipi Marx olan Marksizm, bir “tarih kuramı” ile daha önceki felsefelerin salt düşünceye dayalı duruşunu aşmayı, insanlığın baskıcı sosyal ve politik formlardan kurtuluşu için meseleyi entelektüel araçlar sağlamayı amaçlayan “felsefi bir dünya görüşü”yle birleştirir. Hem kapitalizm eleştirisinin hem de komünizm vizyonunun merkezinde yer alan “estetik” konusunu, dolayısıyla sanatı küçük oranda da olsa zorunlu olarak kapsayan, -ancak bunları kuramlaştıran bir çabaya girişmez- sadece bir bakış açısı sunar; bu da ancak sanat sosyolojisi alanını ilgilendiren bir boyutlandırma sağlayabilir.