Agatha Christie, ünlü kahramanı Hercule Poirotun heyecanlı bir macerası ile okurlarıyla buluşuyor. Mavi Trenin Esrarı adını taşıyan romanın kurgusu kadar yazılış öyküsü de ilginç.
1927 yılının Şubat ayında Agatha Christie o sıralar yedi yaşında olan kızı Rosalind ile birlikte Kanarya Adalarına gider. İlk eşi Archibald Christieden ayrılmak üzeredir ve morali de son derece bozuktur. Asıl önemlisi ise yazma hevesinin büyük ölçüde kaybetmiş olmasıdır. Bu nedenle Mavi Trenin Esrarı isimli romana oldukça isteksiz başlar. Otobiyografisinde bu konuda şunlar yazılıdır: Bu kitabı bir an önce yazmak istememdeki neden, hatta daha açık olarak belirtmek gerekirse buna zorunlu olmamdaki neden para kazanma gerekliliğiydi. Bu tam amatörlükten profesyonelliğe geçiş dönemimdi. Bu açıdan içimden gelmese de mesleki açıdan kaleme sarılma riskini göze aldım...
Kitap 1928 yılının Mart ayında Collins Yayınevinde yayımlandığında, tüm eleştirmenlerin, yazarın isteksiz olarak yazdığı bu kitap hakkındaki görüşleri olumluydu.
Bu arada kitabın ithaf edildiği O.F.D.nin iki öne çıkan üyesi Carlotta ve Peterin kim olduklarını da açıklamak yararlı olacaktır. O.F.D. (Order of the Faithful Dogs Sadık Köpekler Düzeni) anlamına gelmektedir. Eşinden ayrıldıktan sonra Agatha Christie yakın dostlarından birçoğu konusunda hayal kırıklığı yaşamıştı. Yarı şaka, yarı ciddi sekreteri Charlotte Fischer ya da Agathanın ona taktığı ismiyle, Carlotta ile birlikte dostlarına yakınlıklarına göre unvan vermeyi düşündüler. Gerçek dostlar bu düzende (O.F.D.) insanlar olarak nitelendirilirken, diğerlerine üçüncü sınıf payesi verildi. Bu kitabın ithaf edildiği diğer dostu Peter ise yazarın en yakın ve sadık dostu, terrier cinsi köpeğinden başkası değildi.