Bireyler mi daha hızlı yozlaşır, kurumlar mı? Hangisi hangisine hizmet eder, hangisi hangisini kollar bu yolda?
Pavel Kohout, bu ezeli ve ebedi soruları acı bir gülümsemeyle, dozu düşmeyen kara mizah ve ironiyle, çekinmeden dile getiriyor: Cellatlık eğitimi veren özel okulun tek kız öğrencisi Lizínka'nın öğretim yılını ve bir dizi çarpıklığı anlatırken geniş yelpazede erkekliği tefe koyuyor.
"Tüyler ürpertici ama aynı zamanda şahane kurgulanmış roman, Prag menşeli oluşunu her anlamda belli ediyor. Bir yanıyla Kafka, Hašek, Meyrink gibi isimlerin şekillendirdiği edebiy
Bireyler mi daha hızlı yozlaşır, kurumlar mı? Hangisi hangisine hizmet eder, hangisi hangisini kollar bu yolda?
Pavel Kohout, bu ezeli ve ebedi soruları acı bir gülümsemeyle, dozu düşmeyen kara mizah ve ironiyle, çekinmeden dile getiriyor: Cellatlık eğitimi veren özel okulun tek kız öğrencisi Lizínka'nın öğretim yılını ve bir dizi çarpıklığı anlatırken geniş yelpazede erkekliği tefe koyuyor.
"Tüyler ürpertici ama aynı zamanda şahane kurgulanmış roman, Prag menşeli oluşunu her anlamda belli ediyor. Bir yanıyla Kafka, Hašek, Meyrink gibi isimlerin şekillendirdiği edebiyat geleneğinin çizgisinde yerini alıyor; diğer yandan ancak baskıcı bir devlette işlerin nasıl döndüğünü yakından bilen bir yazarın yansıtabileceği ayrıntılarla bezenmiş. Somut deneyimle dört dörtlük düş gücünün birleşimi, Lichtenberg'in tümcesini resmeden dehşet dolu bir hiciv çıkarmış ortaya:
–Neue Zürcher Zeitung