Türk tasavvuf edebiyatı sahasında kendine has bir tarzın kurucusu olan Yunus Emre, Ahmet Yesevî ile başlayan tekke şiiri geleneğini özgün bir söyleyişle Anadolu’da yeniden ortaya koymuştur. Yalnız halk ve tekke şiirini değil, divan şiirini de etkileyen Yunus Emre, tasavvufla beslenen dizelerinde insanın kendisiyle, nesnelerle, Allah’la olan ilişkilerini işledi, ölüm doğum, yaşama bağlılık, ilahi adalet, insan sevgisi gibi konuları ele aldı. Çağının düşünüş biçimini ve kültürünü konuşulan dille, yalın akıcı bir söyleyişle dile getirdi. Yunus Emre’nin şiirleri daha söylenip yazıldığı tarihten itibaren ezberlenip okunmaya başlayarak, 14.yüzyıldan itibaren abdallar ve dervişler vasıtasıyla Osmanlı fetihlerine paralel şekilde bütün Anadolu ve
Türk tasavvuf edebiyatı sahasında kendine has bir tarzın kurucusu olan Yunus Emre, Ahmet Yesevî ile başlayan tekke şiiri geleneğini özgün bir söyleyişle Anadolu’da yeniden ortaya koymuştur. Yalnız halk ve tekke şiirini değil, divan şiirini de etkileyen Yunus Emre, tasavvufla beslenen dizelerinde insanın kendisiyle, nesnelerle, Allah’la olan ilişkilerini işledi, ölüm doğum, yaşama bağlılık, ilahi adalet, insan sevgisi gibi konuları ele aldı. Çağının düşünüş biçimini ve kültürünü konuşulan dille, yalın akıcı bir söyleyişle dile getirdi. Yunus Emre’nin şiirleri daha söylenip yazıldığı tarihten itibaren ezberlenip okunmaya başlayarak, 14.yüzyıldan itibaren abdallar ve dervişler vasıtasıyla Osmanlı fetihlerine paralel şekilde bütün Anadolu ve Rumeli coğrafyasına yayıldı. Elinizdeki kitap bir sevdalısının mektuplarla Yunus Emre’yi anlatmasıdır.