Adından da anlaşılabileceği gibi klasik disiplinlerden hiçbirine kolaylıkla yerleştirilemeyecek bir kitap. Evet, bildiğiniz mimari var kitapta, ama dilbilim, matematik ve iktisat da, hatta Platon´dan Kant´a, Marx´tan Wittgenstein´a zevkli bir felsefe turu da var.
Kitabın temel kavramı "mimari irade". Batının düşünce geleneğine uzak bir ülkeden, bu tür bir iradenin olmadığını söylediği Japonya´dan bakan Karatani, Batı geleneğinin temelinde, Platon´un "oluş" karşısında "yapma"yı kararsızlığı ve belirsizliği bertaraf edecek bir "yapı" oluşturma girişimini öne çıkarışını görüyor. Batı felsefesinin tarihi boyunca mimari kökenli mecazların saplantı derecesinde tekrarlanışını, kaotik görülen bir "oluş" içinde düzeni ve yapıyı yeniden kurmaya yönelik "akıldışı" bir seçimin sonucu olarak görüyor. Bu bakımdan yapıbozumculuğa dahil edilebilir Karatani´nin çalışması. Ne var ki o burada kalmaktansa, kendini Kant´ın başlattığı ve Marx´la Wittgenstein´ın da bambaşka biçimlerde sürdürdüğü eleştiri geleneği içine yerleştiriyor. Çünkü kurma ve inşa etme iradesini bir yanıyla da olumluyor Karatani. Romantikler gibi "oluş"u olumlayarak çıkmaktan yana değil yapma´nın karşısına zaten oluşun da kaotik bir şey olmadığını, saptanabilir bir biçimi olduğunu ileri sürüyor.
Karatani´ye göre mimari yapma, kurma, inşa etme hiçbir zaman bir idea olarak tasarımın gerçekleştirilmesinden ibaret değil, "yapanın kontrolünü aşan bir yapış ya da oluş olması anlamında kusursuz bir olay." Son derece pratik, hayata, günümüz dünyasına yönelik bir saptamadır bu: Bizimle aynı ortak kuralları paylaşmayan öteki ile, ötekilerle kurulabilecek muhtemel ilişkilerden bağımsız, tekbenci ya da saf bir tasarımın dolayısıyla yapının ya da sistemin de mümkün olmadığını söylemektedir.