Cuma günleri bizi İzmir’in Güzelyalı semtindeki Hakimefendi Camisi’ne çeken caminin hocası İbrahim Ethem Sunar’dı. Namazdan önceki vaazlarında çok yumuşak, sakin bir sesle ve düzgün konuşurdu. İnsanı etkileyen bir hitabet tarzı vardı. Hutbelerinde de aynı üslubu sürdürürdü.
O yıllarda Diyanet’in şimdi olduğu gibi hazır hutbe göndermediğini hatırlatalım. İbrahim Ethem Hoca vaaz ve hutbelerine iyi hazırlanr, metinlerini önceden yazardı. Ama yazılı metinden okuduğunu hiç hissetmezdiniz. Zaten konuşurken tasannu yapmaz, teatral üslup kullanmaz, sohbet eder gibi konuşurdu
Cuma günleri bizi İzmir’in Güzelyalı semtindeki Hakimefendi Camisi’ne çeken caminin hocası İbrahim Ethem Sunar’dı. Namazdan önceki vaazlarında çok yumuşak, sakin bir sesle ve düzgün konuşurdu. İnsanı etkileyen bir hitabet tarzı vardı. Hutbelerinde de aynı üslubu sürdürürdü.
O yıllarda Diyanet’in şimdi olduğu gibi hazır hutbe göndermediğini hatırlatalım. İbrahim Ethem Hoca vaaz ve hutbelerine iyi hazırlanr, metinlerini önceden yazardı. Ama yazılı metinden okuduğunu hiç hissetmezdiniz. Zaten konuşurken tasannu yapmaz, teatral üslup kullanmaz, sohbet eder gibi konuşurdu. Onun bu samimi tavrı, daha etkili olmasını sağlar, cemaati gönlünden yakalardı. Cuma günleri İzmir’in her yerinden gelen meraklı ve kaliteli bir cemaate sahipti.
Genç denecek yaşta vefat eden bu değerli insanın unutulup gitmesine gönlüm razı olmadı. Hakkında ulaşabildiğim bilgileri, metinleri bir araya getirmek istedim. Bu konuda en önemli kaynağım, İbrahim Hoca’nın can dostları ve yakın takipçileri oldu.