Durrell, İngiliz edebiyatının 20. yüzyıla kazandırdığı en önemli yazarlardan biri, tüm dünyada edebiyat okurlarının gözdesi.
20. yüzyılın en büyük romancılarından biri olan Lawrence Durrell, Justine, Balthazar, Mountolive, Clea adlı kitaplarından oluşan İskenderiye Dörtlüsü'nü, yapısal özellikleri bakımından bir "Avrupa romanı" olarak tanımlar. Bu dörtlü, roman kurgusu olarak birbirini izleyen bir süreci yansıtmaz. Aynı roman kahramanlarının, aynı zaman diliminde yaşadıkları olayları, kendi bakış açılarından, kendi yorumlarına göre farklı biçimde dile getirmeleriyle biçimlenir. Durrell'ın amacı, bakış açıları değişince, olayların ve kişilerin görünümlerinin de değişik anlamlar aldığını vurgulamaktır. Bu, çağımız roman sanatında çok
Durrell, İngiliz edebiyatının 20. yüzyıla kazandırdığı en önemli yazarlardan biri, tüm dünyada edebiyat okurlarının gözdesi.
20. yüzyılın en büyük romancılarından biri olan Lawrence Durrell, Justine, Balthazar, Mountolive, Clea adlı kitaplarından oluşan İskenderiye Dörtlüsü'nü, yapısal özellikleri bakımından bir "Avrupa romanı" olarak tanımlar. Bu dörtlü, roman kurgusu olarak birbirini izleyen bir süreci yansıtmaz. Aynı roman kahramanlarının, aynı zaman diliminde yaşadıkları olayları, kendi bakış açılarından, kendi yorumlarına göre farklı biçimde dile getirmeleriyle biçimlenir. Durrell'ın amacı, bakış açıları değişince, olayların ve kişilerin görünümlerinin de değişik anlamlar aldığını vurgulamaktır. Bu, çağımız roman sanatında çok önemli bir anlatı devrimidir. Bir gizem açılırken, yeni bir gizemin örtüsüne bürünür, okuma zevki aralıksız devam eder. Romanların anlattığı olaylar ve kahramanlar aynı olmakla birlikte, dörtlünün başkahramanı, olayların geçtiği İskenderiye kentidir. Dörtlünün üçüncü kitabı olan Mountolive de diğer üç kitapta olduğu gibi hayatın en önemli öğesi sayılan aşkın gerçeğini araştırır ve aşkın kural, töre, sınır tanımayışını hikaye eder.