“İçimizde en bedbaht olanlarımız bir erkeğe cidden gönül vermek felaketine uğrayanlardır. Bir erkekle muhabbet, bizim gibi kadınların harap olmasının nedenidir. Samimiyetle seven, genellikle hakarete uğrar, hıyanetle karşılık görür. İşte bu sebeple sevilip sevmemek, aldatıp aldanmamak, bizim hükmüne boyun eğip hiç vazgeçmediğimiz düsturumuzdur. Bizce sevmek aptallık, merhamet kabahattir.”
Döneminin en çok okunan yazarı olan Hüseyin Rahmi Gürpınar, eserlerinde kahraman olarak seçtiği tipleri son derece gerçekçi bir şekilde kurguladı, hayatın içinden renkli manzaralar resmetti, neşe ile hüznün bir araya geld
“İçimizde en bedbaht olanlarımız bir erkeğe cidden gönül vermek felaketine uğrayanlardır. Bir erkekle muhabbet, bizim gibi kadınların harap olmasının nedenidir. Samimiyetle seven, genellikle hakarete uğrar, hıyanetle karşılık görür. İşte bu sebeple sevilip sevmemek, aldatıp aldanmamak, bizim hükmüne boyun eğip hiç vazgeçmediğimiz düsturumuzdur. Bizce sevmek aptallık, merhamet kabahattir.”
Döneminin en çok okunan yazarı olan Hüseyin Rahmi Gürpınar, eserlerinde kahraman olarak seçtiği tipleri son derece gerçekçi bir şekilde kurguladı, hayatın içinden renkli manzaralar resmetti, neşe ile hüznün bir araya geldiği insan hikâyeleri anlattı. Batılılaşma, eski ile yeninin çatışması gibi konuları her daim odağında tutan Gürpınar’ın kendine has niteliklerinin birçoğunun nüvesi 1898’de tefrika edilip 1899’da kitaplaştırılan Mürebbiye’de kendini gösterdi.
Mürebbiye’de Paris’te hovardalarla sürdürdüğü yaşamı geride bırakıp İstanbul’da namuslu bir ailenin yanında mürebbiyelik yapmaya başlayan fakat eline geçen parayla emellerine ulaşamayacağını fark eden Matmazel Anjel, bu ailenin erkeklerini yavaş yavaş tuzağına düşürüp avlamaya çalışır.
Gürpınar’ın toplumsal eleştiri anlayışının ayyuka çıktığı eserlerden biri olan Mürebbiye, usta yazarın ilk büyük yapıtı olarak kabul edilir.